6'lı ittifakın en zayıf halkası

Ali Babacan'ın, Ankara'da katıldığı "Gençlik Buluşması" adlı etkinlikte bir gencin Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına ilişkin sorusu üzerine verdiği yanıt çok konuşuldu. Yanıtta Ali Babacan şunları söyledi: "Türkiye'de maalesef yakın tarihimizde, ordumuz içerisinde bu tür eğilimler, 'Siyaset bazen ülkeyi yoldan çıkarır, biz buradayız, ordu olarak el koyarız, şekle sokarız' diyen bir zihniyet olmuştur. Bu tür hazırlıklar içinde olanlarla ilgili devlet mücadele etmelidir. Dolayısıyla tüm bu süreçlerin Ergenekon, Balyoz, adı ne olursa olsun bunların bağımsız ve tarafsız yargı süreçlerinden geçtikten sonra ancak şöyledir ya da böyledir diyebiliriz. Böyle silmece FETÖ'nün etkisi altındaki yargının uğraştığı Ergenekon, Balyoz sürecine de biz karşıyız. Ama sırf 'FETÖ'cüler uğraştığına göre bunların hepsi ak pak suçsuz insanlardır' da demeye de karşıyız. İkisinin de yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bağımsız ve tarafsız yargı eliyle incelenmedikçe bu süreçlerin hiçbirisine doğru ya da yanlış demenin biz doğru olmadığını düşünüyoruz." Bu açıklama olduğunda tekrar tekrar dinledim. Zira bir Ergenekon kumpasında yargılanan biri olarak benim adıma olası iktidar değişikliğinde iktidar ortağı olması muhtemel bir partinin genel başkanı söylüyor bunu Farkındayım. Üzerinden tonla konu geçti şimdi mi yazıyorsun diyeceksiniz. Fakat yaklaşık iki haftadır DEVA Partisi ve Ali Babacan'ın kurmaylarının kapısını zorluyorum. Bir açıklama makul bir sebep ya da mantıklı bir ifade alabilmek için İstedim ki alayım öyle eleştirilerimi dile getireyim. Parti yetkililerine ulaştım ve bu açıklama ile ilgili Babacan ile görüşmek istediğimi belirttim. Aldığım cevap, "yoğunluk var sonrasında sizinle görüştüreceğiz" oldu. Bekledim. Sonra da "açıklama yanlış anlaşıldı" gibi bir şey söylendi. Ne güzel işte değil mi Halbuki yanlışlık ne ise ilk ağızdan açıklanmıyor. O görüşme sabırla beklememe rağmen gerçekleşmedi. Muhtemelen DEVA Partisi yetkilileri benimle görüşmek istemedi. Bu da doğal Ancak ben cevabını alana kadar da soracağım. Ergenekon adı verilen kumpas davasında tarikatların hukuk üzerinde hakim olduğu zaman neler yapabileceğini gördük. Şerefli Subaylara, gazetecilere, aydınlara, bu ülkeye uzun yıllar hizmet etmiş insanlara nasıl şerefsizce kumpas kurulduğunu gördük. Sahte delil yaratıldığını, evlerimize konulduğunu hep birlikte gördük. Bu tarikatın ve kurduğu kumpasların sözcülüğünü yapan siyasilerin ağzından dökülen zehirleri hep birlikte duyduk. O kişiler utanmadan sıkılmadan halen toplum huzuruna çıkabiliyorlar. Hatta toplum huzuruna çıkmayı bırakın siyasi partilerde görev alıyorlar. Ali Babacan'ın açıklamasına geri dönersek Ergenekon kumpası Yargıtay'dan döndü ve yeniden yargılama yapıldı. Yeniden yargılama neticesinde verilen mütalaada, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün varlığının kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı belirtilerek, "Bu nedenle varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle iş bu dava kapsamında kovuşturmaya konu edilen, Ergenekon adlı bir terör örgütünün varlığı ispat edilememiştir" denildi. 199 kişi beraat etti. Bu dava süresince örgütün kasası diye lanse ettikleri Kuddis Okkır, Türkan Saylan, Yarbay Ali Tatar, İlhan Selçuk, Kaşif Kozinoğlu, Murat Özenalp, Cem Aziz Çakmak, Mehmet Koral,