Memduh Alpar

Oyuncuydu. Eski filmlerden belki anımsarsınız. Şişman, mavi gözlü, sempatik bir adamdı. Muammer Karaca Tiyatrosu'nda küçük rollere çıkar, ayrıca tiyatronun gardırobuna bakardı. Bir gün sokakta dolaşırken bir dilenciye ras geliyor. Adam efendi kılıklı biri, "Sen neden dileniyorsun" diye soruyor Memduh Abi. "Çünkü ben dilenciyim" diyor adam. "Bu işi bırak, sana göre değil, gel benim uşağım ol" diyor. Alıyor adamı, tiyatronun gardırobuna götürüyor, vücuduna uygun bir frak buluyor. Giydiriyor. Uşağı yapıyor adamı. Önde Memduh Abi, arkada fraklı uşağı öyle dolaşıyorlar İstiklal Caddesi'nde. Ünlü meyhane Degüstasyon'a giriyorlar. Adam barda oturan bir adamın elini öpüyor. Sonra Memduh Abi'nin yanına geliyor. "Kimdi o" diye soruyor Memduh Abi. "Ankara Muhafız Alayı'ndan komutanım albay" diyor uşak. "Ulan sen elli yaşın üstündesin bu hâlâ mı albay" Adam gayet rahat cevaplıyor, "Terfi edemedi, zaten liyakatsiz herifin tekiydi" diyor. "KORKAKLAR KENDİNİ GÜVENDE HİSSEDİNCE TEHDİDE BAŞLAR. GOETHE"BABA KIZKızım bana bir şiir yazmış. Yazları onunla çok güzel bir bilgisayar oyunu oynuyoruz: Kelime bulmaca. Çapraz bulmaca gibi bir şey. Dünyayı dolaşıyoruz. Bir sözcük bulamadık bir gün. Elif buldu: İşkele. "Elif, işkele değil iskeledir, İtalyancadan gelmedir" dedim. "Olsun baba, ben bazı sözcükleri unuttum" dedi. Otuz yıla yaklaşıyor, yurtdışında o. Unutuyor. Ama ikimiz o işkele sözcüğüne çok gülmüştük. Bununla ilgili özlemlerimi dile getirip onu az gördüğüm için sitemime bir şiirle karşılık vermiş. Aşağıda: Babam;Gidebilirim alıp başımıAmerika'ya, İngiltere'ye, Hollanda'yaama yine döner gelirim sana.Sonra yine giderimMoğolistan'aTahiti'ye, Tayland'aSonra yine döner gelirimsana.Sanki ben küçük bir yelkenliGider gelirim rüzgârla beraberSensin, benim hep dönüp geldiğimİşkelemsin.(İskele gemilerin yanaştığı yer)İyi ki varsınİyi ki babamsın. Elif.Yine gel kızım. Yine yanlış bir şey söyle. Yeter