Kusur

Ben görmedim ama söyleneni sevdim. Belçika'da bir heykel varmış. Adamın biri karşısındaki adama gülüyor çünkü adamın gözüne çöp batmış. Fakat gülen adamın poposunda da kocaman bir kazık var. Yani "Kendi kusurunu görmüyorsun ama başkasının kusuruna gülüyorsun." İnsanoğlu böyledir. Karşısındakinde kusur arar, kendininkini ise bir türlü kabullenmez. Böyle bir arkadaşımız vardı. Herkesi düzeltmeye çalışırdı. Ona bir gün şöyle dedim: "Şu düzeltme işine önce kendinden başlasan..." Ama çoğumuz böyle değil miyiz Ben birini eleştirirken aniden dururum. Önce kendime bir bakarım. Yahu bu eleştirdiğim şeyleri ben de yapıyorum... Başkasında kusur aramayı çoktandır bıraktım aslında. İnsanlar pekâlâ kendilerini restore edebilir. Herkese bir şeyler anlatıyorsun, sana bir şey kalmıyor, o zaman da olmuyor. Ben çareyi buldum: "Siz bilirsiniz" diyorum. Olup bitiyor.

KURNAZLIK

Zekâ, akıllılık farklı şeyler. Ama kurnazlık en farklısı. Bizi yıllarca yönetenler bence kurnaz insanlardı. Bunu yazmadan duramazdım. Parmaklarım beni, hükmetmemi dinlemeden tuşlara basıp duruyor. Zekâya şapka çıkartırım ama kurnazlığı gördüğüm yerde toprağa gömmek isterim. Çünkü çirkin ve adaletsizdir kurnazlık. Tamam, normal olacak kadar anormal değilim ama haksızlıklara karşı çıkmayacak kadar da korkak değilim. Ürküttüler insanlarımızı. Goebbels metodu uyguladılar ve sürdürüyorlar bunu. Gazeteci arkadaşlarımı yıldırmaya çalışıyorlar. Baskıyı gittikçe artırıyorlar. "Yazma, araştırma, kurcalama, soru sorma, bırak bu işi" demeye getiriyorlar. Kurnazlar şiddetli şekilde işbaşında. Ama direnenlere sökmez. Direnmek sanatçının tabiatı icabıdır. Tarih boyu nelere direnmedi ki sanat ve sanatçı Devam. Korkusuzca, yılmadan, alnı açık biçimde devaaam.br data-mce-bogus"1"

FERİDUN ÇÖLGEÇENbr data-mce-bogus"1"

Türk sinemasının en renkli simalarından biri Feridun Çölgeçen'di. Çok filmde birlikte oynadık. Anılarını anlatırken ağzımı açar dinlerdim. Amerika'da Hollywood macerası da yaşadı Çölgeçen. Bir ara onları da anlatırım... Bir köşkte film çekiyorlar. Köşkün sahibesi tatsız bir kadın. İkide bir: "Feridun Bey lütfen, burada sigara içmeyin, lütfen ayağınızı sehpaya dayamayın..." Feridun ağabey delirmek üzere. Neyse çekim bitiyor. Tam köşkün kapısından çıkacaklar, Çölgeçen: "İncik, Bıncuuuk..." diye yerlere bakarak mırıldanıyor. Kadın merakla soruyor: "Ne oldu Feridun Bey, ne arıyorsunuz" diye. Feridun ağabey: "Efendim iki minik yılanım vardı, cebimden kaçmışlar, onları arıyorum ama zararı yok, yarın yine buradayız, bulurum ben onları" deyip gidiyor... br data-mce-bogus"1"

IŞIKbr data-mce-bogus"1"

Işık gibisi yoktur. Karanlığı yarar geçer ışık. İleriyi görmeni sağlar. Aydınlık gibisi yoktur. Demiştim ya, annem mum ışığında ders çalışırmış. O zamanlar elektrik yok daha İstanbul'da. Işığın her türlüsüne varım ben. Cevherdir o, zifiri yok eder. Karanlık fikirler ondan korkar. Sovyet devrimi zamanında