Cumhuriyeti yağmalamak,

"Yüzyıllık tarihinin en gerici parlamentosunu kurmayı başardık. Zaten başımızdaki sistemin amacı da buydu. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Önümüzde yerel seçimler var. İşler yine böyle giderse bu talan sürecektir. Geçmiş olsun Türkiye'm. EFLATUNKimimiz Platon diyoruz, kimimiz Eflatun. Ama bilindiği gibi bu adam Sokrates'in öğrencisi. Sokrates gibi ulu bir düşünce adamından çok şey öğrenmiş olabilir. Devlet, başyapıtıdır diyebiliriz. Hiç kuşkusuz felsefesi çok kişi tarafından benimsenmiştir. Ama benim başucu kitabım olan Montaigne'in Denemeler kitabında söz ettiği konu benim de dikkatimi çekmişti. Ben de büyük Montaigne gibi hiç hoşlanmamıştım Platon'un o yaklaşımından. Mesele şu: Platon hizmetçilerinden söz ederken hiç de kendine yakışmayan bir üslupla "İster erkek ister kadın hizmetçi olsun, onlarla konuşurken, tam bir efendinin üslubuyla elini kıpırdatmadan soğukça konuşmak gerekir" diyor. Bu da Montaigne'in hoşuna gitmiyor. Benim de hoşuma gitmemişti. E şimdi hem Monti hem ben bu tavrı sevmedikse iyi düşünmek lazım gelir yani. Monti dedim. Biz aramızda kendisiyle böyle konuşuruz da ondan. O da bana "Müjü" der(!) (Kitap okuma alışkanlığı olmayan biri "Atıyor, bir kere ayrı asırlarda yaşadılar" diyebilir. O kadar isterim ki böyle bir şeyi.)"İnsan kaç kere ölür meselaBir; öldüğünde ölürO harbiden ölümdürİki; ihanetten ölürKi tarifsiz zulümdürÜç; haksızlıklara uğrarBu en kötüsüdür.Ve bir de ölmeden ölürİşte o en acı ölümdür."PAYLAŞMAKŞimdi önünüzde bir tepsi baklava olsa, orada da on kişi olsanız... Başlasanız yemeğe. Baklava azalır mı, çoğalır mı Ne saçma bir soru. Tabii ki azalır. Oysa paylaştıkça çoğalan tek bir şey vardır. Biz ona sevgi diyoruz. Sevgi paylaştıkça çoğalır. Üstelik baklavadan daha lezzetlidir. Çünkü baklavayı üç dört gün üst üste yiyin, sıkılırsınız. Sevgiyi her gün bölüşün, mutluluğunuz artar. Sevgi yücedir. Hiçbir tatlıya benzemez. Paylaşmak ve güzel, iyi şeyleri paylaşmak insana mutluluk verir. Bir yakınınızın başarısını paylaşmak, mutluluğunu paylaşmak insanı iki kat mutlu eder. Paylaşın. Ben öyle yapıyorum ve mutlu bir adamım. Geçtiğimiz şu günlerde güzel şeyler oluyor ama onları yakınlarımla paylaştığımda ve onların mutlu olduklarını gördüğümde benim mutluluğum katlanıveriyor. Paylaşın. Bir lokma ekmeği bile. ANNE"Mum ışığında ders çalışırdık" demişti annem. "Gaz lambamız da vardı ama gaz yoktu. Karaborsadaydı ve çok az bulunuyordu. Onu daha az yakardık. Mum ışığı titrerdi. Harfler yerinden oynar gibi olurdu." Annem hem eski yazıyı hem yeni harfleri okur, yazardı. Mutlaka gazete okurdu. O zamanlar evimize Yeni Sabah gazetesi gelirdi. Ben dokuz on yaşlarına geldiğimde Doğan Kardeş Çocuk dergisine üye yapmışlardı. Her perşembe evimize postayla gelirdi Doğan Kardeş. İlk şiirim de orada çıkmıştı. Ne mutlu olmuştum anlatamam. Annem çok iyi bir kadındı, babam da iyi adamdı. Elli yıla yakın evli kaldılar. Hiç bizim evde yüksek sesle tartışıldığını duymadım. Annem sevgi dolu bir insandı. Bizi adam etmeye çalıştı durdu. Nâzım öyle demişti çünkü: "Analardır adam eden adamı." Umarım olmuşuzdur. Olamadık ise gelecek sefere.SOKAK ÇALGICILARIKapımızın önünden sık sık geçiyorlar artık. Havalar düzeldi mi ne Balkondan para atıyoruz onlara, teşekkür edip şarkılarına devam ediyorlar. Bunlardan biri yabancı uyruklu. Benim bu sokakta oturduğumu öğrenmiş, sürekli "İzmir Marşı"nı çalıyor akordeonuyla. Yanında küçük