Muhalefetin aday matematiği

"ATATÜRK'ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri" kitabında Prof. Dr. Hikmet Özdemir, önemli bir tespitte bulunur. Önceki gün arkadaşım Eren Eğilmez'in hazırlayıp sunduğu "Gerçek Fikri Ne" programının çekimi için geldiğinde sohbet ederken o cümlesini anımsatıp sordum: "Cumhurbaşkanı seçimlerinde hep devlet krizi çıktı diyorsunuz; niçin çıkıyor" O muhteşem gülümseyişinin ardından yeni bir tespitte daha bulundu: "Bu seçimde sadece devlet krizi değil, millet krizi de çıkar" İki seçim öncesine kadar milletvekili oyları ile seçtiği için millet açısından sorun olmuyordu. Ancak erkler arasında adayın kim olması gerektiği konusunda uzlaşı sağlamadığı durumlarda krize neden oluyordu. Uzlaşıldığında ise 1980 sonrası bütün Cumhurbaşkanlarında görüldüğü gibi sistem seçimini tamamlıyordu. Veya 2007 seçiminde de görüldüğü gibi devlet krizi milletin hakemliğinde çözüldü. Geçen seçim adaylar arasındaki oy uçurumu fazla olduğu için de ne devlet, ne de millet krizine yol açtı. Bu kez durum farklı Çünkü oy durumu değişti, hem de muhalefet tek aday çıkarmakta kararlılığını koruyor; tabi uzlaşabilirse Muhalefet uzlaşı kararını bugünden vermek durumunda; 6 lider ne diyecekse, bugüne kadar olanlar değil, bundan sonra söyleyecekleri kabul görecek. Muhalefette son dönem yaşanan aday tartışması ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun son çıkışının gerisinde de bu yatıyor. MİLAT OLUŞTURDU Kılıçdaroğlu'nun "Artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz" çıkışı da bunun miladı Bugüne kadar söylenmiş olanlar değil, bundan böyle söylenecek olanlar geçerli olacak. Yardımcılar, danışmanlar, vekaletçiler aracılığıyla aktarılan, dolaylı veya dolanlı mesajların da artık anlamı kalmadı. Her ne denilecekse liderler söylenecek. Adayın kim olacağı konusuna gelince Kılıçdaroğlu, ima etti ama henüz, "Adayım" demedi, "Altılı masa onay verirse olurum" noktasında kaldı. ALTIDAN İKİSİNİN KARARI AÇIK Peki, masadaki liderler isterler mi Öncelikle şunu anımsamak gerekir. İYİ Parti lideri Akşener, baştan Başbakanlığa talip olduğunu söyleyerek Cumhurbaşkanlığı yarışına girmeyeceğini bildirdi. Daha da ilerisi Masa'daki en büyük parti olarak adayı belirleme hakkının CHP'de olduğunu da geçmişteki bir demecinde dile getirdi. Bu durumda masadaki 6 partiden en fazla oya sahip ikisinin görüşü net. Geriye kalan 4 partiden DP, Kılıçdaroğlu'na desteğini önceden dile getirdi. Diğer üçünün aday çıkarma durumu var mı Dolayısıyla bugün gelinen tartışmanın özünü adayın hangi partiden olacağı değil, kimin olacağı oluşturuyor. KİM OLACAĞINI BELİRLEYECEK Seçime 8 ay kala kimin olacağını söylemek de olası değil. Ama Kılıçdaroğlu'nun son çıkışı, CHP içinden çıkacak aday veya aday adaylarını belirleme yetkisinin de kendilerinde olacağı noktasında. Eğer diğer partilerden buna karşı bir çıkış söz konusu olursa, CHP kendi yoluna devam eder Kılıçdaroğlu veya bir başka ismi belirleyip yarışa girer. Tersi durumda zaten sonuç getirmez. CHP'nin desteklemediği veya içine sindirmediği bir başka adayın da baştan şansı olmaz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tekrar rahat bir şekilde ilk turda kazanır. Geçmiş seçimler de gösterdi ki seçmen de bu noktada