Toplumsal hareketin kodları-2

(İslam'ı Hâkim Kılmak) Geçen hafta farklı toplum tasavvurları olan hareketlerin imkânlarına ve zaaflarına değinmeye çalıştık. Bu hafta daha özele inerek toplum tasavvurunun merkezine İslam'ı yerleştiren bir hareketin nasıl bir tavır takınması hususunu tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Sosyal, siyasal ve ekonomik olarak hayatın bütününü kapsayan bir hareketin neyi, niçin ve nasıl yapacağını doğru bir zeminde değerlendirmemiz gerekiyor. Bu üç soruya verilecek doğru ve isabetli cevaplar hareketin başarısını bize gösterecektir. Neyi sorusunun cevabı hareketin amacını anlamaya dönüktür. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi hayatın merkezine tüm yönleriyle İslam'ı yerleştiren bir hareketin amacı bu tanımında bellidir. Hatta kendine İslam'ı refere eden hareketlerin sloganlarında İslam'ı hâkim kılacağız veya İslam nizamını kuracağız gibi cümlelere çokça rastlarız. O zaman öncelikli yapılması gereken İslam kavramının içini doldurabilmektir. Bu amaçla İslam ile insan arasındaki ilişkiyi ya da açık ifadeyle Allah'ın insandan ne istediğini açıklamalıyız ki, hareketin amacını doğru bir zeminde anlayabilelim. pushfn('ads'); Bir defa insanların dünyadaki varlığı imtihan süreciyle alakalıdır. Her bir ferdin gayesi Allah'ın rızasını kazanıp imtihanda başarılı olmaktır. İnsanın imtihan alanı ise dünyadır. Dinin temel amacı da insanın bu imtihandan başarıyla çıkabilmesi için ona yol göstermesi olduğuna göre dini bu dünyadan ve bu dünyada yaşananlardan ayıramayız. Dünyada yaşananların hem değişim anlamında hem de süreklilik anlamında bir hareketliliği vardır. İşte din bu hareketliliği de içine alacak şekilde dünyayı yani imtihan alanını insanlar için en güzel kıvama getirmeyi amaçlar. Böylece imtihan süreci hakkıyla yerine getirilmiş olacaktır. Dünya üzerinde farklı dinlere, farklı kimliklere, farklı düşüncelere mensup insanlar yaşıyor. Bu dünyayı en güzel kıvama getirmek arzulanıyorsa bu farklılıkların dikkate alınması gerekiyor. Bunun için insanlığın temel doğrularına müracaat edilmelidir. Bu doğruların aynı zamanda İslam'ın temel ilkeleri olduğu da unutulmamalıdır. İyinin, güzelin, faydalının, adaletin ve doğrunun hâkim olduğu bir toplum tasavvuru aynı zamanda İslam'ı hâkim kılmak demektir. Her görüş bu ilkelerin kendi değerleri üzerinden hayata geçeceğine inanır. Bu, makul olandır ancak bu gerekçeyle kendi değerlerini başkalarına dayatması ise zulümdür. Yani kısaca temel amaç bu dünyayı insanca yaşanabilir kılmaktır. İnsanca yaşamın sınırları içerisinde herkes için iyiyi ortaya koyabilmektir.