Müslüman'ca Yaşamın İnşası - 3

Müslüman'ca yaşamın inşası konusunda iki haftadır söylediklerimiz daha çok ferdin üzerinden yürüyordu. Önce Müslüman şahsiyetin ahlâki zemininin nasıl olması gerektiği konusuna değinmiştik. Daha sonrasında bu zemin üzerine oturacak Müslüman kimliğin muhteviyatı hakkında örneklikler sunmaya çalıştık. Bundan sonra söyleyeceklerimiz Efendimizin hayatında Müslüman'ca yaşamın daha çok toplumsal tarafına atıf yapan uygulamalarına yönelik olacaktır. O dönemde ahlâki zemin üzerine oturmuş Müslüman kimliğin en büyük ihtiyacı yeni bir toplumsal yapıydı. Çünkü içerisinde bulunduğu toplumsal yapının dinamikleri İslam tebliğini kabul edenlere Müslüman'ca yaşama fırsatını vermemiştir. Hicret, Müslüman'ca yaşamın toplumsal tarafına yönelik atılmış ilk adımdır. Bu açıdan baktığımızda Müslüman'ca yaşamın dönüm noktalarından birisini hicret olarak kabul ederiz. pushfn('ads'); Hicret, Müslüman kimliğini benimsemiş fertlerin toplumsallığa adım attığı kurucu iradenin oluşabilmesine imkân tanımıştır. Müslüman'ca yaşamın somutlaşabileceği mekân ve toplumsal yapı hicretle elde edilmiştir. Bu aşamada görülen tek sorun farklı kimliklerin aynı mekânı nasıl paylaşabilecekleri ve toplumsal yapıyı nasıl kuracaklarıydı. Kurucu irade bu sorunu toplumsal uzlaşmayla çözmeye çalışmıştır. Medine Sözleşmesi bu amaçla düzenlenmiş ve tüm taraflar da bu uzlaşı metnine imza koymuşlardır. Hicret özgürlüğe mi yoksa güvenliğe mi yapılan bir yolculuktu Bu soruya vereceğimiz cevap toplumsal yapının inşasında merkeze alacağımız değerlerin önceliğini bize gösterir. Mekke'nin toplumsal ilişkileri güvenlik sorununu çözebilecek bir özelliğe sahipti. Ama asıl sorun insanların hür bir şekilde inancını yaşayamaması ve ifade edememesiydi. Bu yüzden hicreti açıklarken güvenlik arayışı olarak değil, özgürlüğe yapılan bir yolculuk olarak değerlendirmemiz daha isabetli olacaktır. Özgürlüğü amaçlayarak varılan noktada bu amacın muhalifi bir tutuma girilmesi elbette düşünülemezdi. Zaten Medine Sözleşmesi'nde ilk yapılan iş, farklı kimliklerin hürriyetlerini garanti altına almak olmuştur. Bu toplumsal uzlaşma metni hürriyetle birlikte toplumun bütün katmanlarının eşitliğini gündeme aldı. Medine toplumunun tüm unsurları bu sözleşmeye taraf olma bakımından eşit kabul edilmiştir. Her toplum kesimi Medine'de