İslam Kardeşliği

Yaşadığımız çağ İnsanlık tarihinin en önemli kırılma noktasını, "hiç kuşkusuz modern dönem oluşturmaktadır" şeklinde bir tespit yanlış bir tespit değildir. Zira modern dönem insanlığa eşi benzeri olmayan bir kaos getirmiştir.Modern zamanı geçmiş süreçlerden ayıran en önemli nokta, nefsin emrindeki seküleraklın hayata baskın bir şekilde hâkim kılınmasıdır. Bu durumun şahıslarda doğurduğu özgüven, onların hayata, olaylara ve hakikate bakış açısında ölçüsüzce bir 'bence'liği öne çıkarttı. Buda hayata anlam katan birçok hakikatin indî, kısmi bir hüviyete bürünmesini, dolayısıyla hayata anlam katan bu hakikatlerin içinin boşaltılması ve işlevsizleşmesi sonucunu doğurdu. Çoğulculuk, özgürlük ve hoşgörü kavramları üzerine inşa edilen çağdaş hayatta, bir Müslüman açısından kardeşlik hukuku göz ardı edilemez bir noktadır. Zira kardeşlik bir yönü ile şahsın İslami yaşam kalitesiseviyesi ile ilgili olurken, diğer yönü ile de yeryüzünde ümmet olma bilincini tesis eden çok yönlü bir oludur. Ayrıca, bir Müslüman açısından kardeşlik: Kitab ve Sünnet'le önem ve hassasiyeti ifade edilen, Müslümanın imanının kemalâtının göstergesi, ümmet olgusunun üzerine bina edildiği önemli noktalardan biridir. Bu nedenle bireyciliğin, ulus kimliğinin, liberalizmin öne çıkartıldığı modern çağda İslam'ın kardeşlik hukukunun bir şekilde ötelenip örselenmesine imkan verilmesi, Müslümanlar açısında kabul edilebilir bir durum değildir, olmamalıdır da. Bugün Müslümanların yaşadığı modern çağda bireyciliğin putlaştırılmasının, ırka, mesleğe, sosyal, siyasi, sportif gruplar ekseninde farklı tarzlarda yakınlıkların ihdas edilmesinin ve kutsanmasının bir sebep değil sonuç olduğunu unutmamak gerek. İnsan gerek kanun ve yasalar zoru ile gerek eğitim ve kültürel dejenerasyon faaliyetleri ile bir şekilde modern (batılı insan) olmaya ikna edilince, onların değerlerini ve doğru kabul ettikleri yaklaşımlarını içselleştirmiş oluyor. Aslında bu izafi durumun Müslümanların hayatında yer edinememesi, buna imkân ve fırsat bulmaması gerekirken, maalesef kendi değer, doğru ve kavramları ile yetişip şekillenmeyen insanlar, ezberletilen, dayatılan, bilinç altına yerleştirilen kavramlaruygulamalarla bu meşum duruma sürdürülebilirlik kazandırmaktadır. İslam'a hayatiyet kazandırabilmek için, öncelikle insanları çepeçevre sarmış olan modern zihin yapısının çözümlenmesi zorunludur. Bunoktada başlangıç olarak dil hassasiyetinin önemli olduğunun altını çizmekte fayda var. Zira büyükler "Kelimelerinize dikkat edin, kavramlarınızı etkilerler; kavramlarınıza dikkat edin düşüncelerinizi etkilerler, düşüncelerinize dikkat edin imanınızı etkiler." demişlerdir.Özellikle bukalemun gibi renkten renge giren ve değdiği herşeye bir şekilde kendi rengini katma gibi