İstanbul'a yakışan üç özel mekân

Geçen hafta 'iyi ki' dediğim, İstanbul'a artı değer kattığını düşündüğüm çok özel üç mekâna gittim. Aslında hiçbiri yeni değil ama ortak özellikleri farklı yönleriyle olsa da her birinin yenilenmesi ve geleceğe doğru emin adımlarla yola devam etmesi...BANYAN 20 YAŞINDADaha dün gibi hatırlıyorum, Nişantaşı'nda açılan Banyan kısa sürede kentin en hoş ve popüler mekânları arasına girmişti. Yaş almanın en güzel yanlarından biri de anılar biriktirmek ve yılların nasıl geçtiğine sürekli hayret etmek!Türkiye'nin ilk Asya Füzyon restoranı olarak Soul Group kurucu ortakları Aslı ve Cem Pasinli tarafından 2003 yılında hayata geçirilen Banyan birkaç yıl sonra da Ortaköy'ün Topkapı Sarayı'ndan Boğaziçi Köprüsüne uzanan manzarasıyla en özel binalarından birine taşındı. Burası Banyan'ın "Food For The Soul-Ruhun Gıdası" sloganını, tattığımız, hissettiğimiz, gördüğümüz güzellikleri lezzetler aracılığıyla ifade etme felsefesini de çok iyi yansıttı. Banyan bu yılın başında ise köklü bir yenilenme geçirmiş. Şimdi eskisine oranla çok daha konforlu.Haberin DevamıYeni bir konsept: Asya-TürkBanyan'daki değişim sadece yenilenmeyle sınırlı değil. İlk 'Yeşil Nesil Restoran' girişimini başlatmaları, yıllar içinde yerli üretime verdikleri destek, bağlı oldukları sürdürülebilirlik felsefesinin de etkisiyle yeni bir konsepte yönelmişler. Bunu Asya-Türk Mutfağı olarak tanımlıyorlar. Pişirme yöntemleri, baharatları uzak Asya ama ürünlerin büyük bir çoğunluğu bu topraklara ait.Bu dönüşümde Cem Pasinli kadar Antakyalı şef Fikret Demirağ'ın da payı büyük. Yemeklerinde ait olduğu coğrafyaya Amik Ovasına özgü atalık tohumlardan iyi tarım uygulamalarıyla üretilmiş ürünler kullanmaya özen gösteriyor.Fikret Şef'in 10 yıllık meslek yaşamı dolu dolu geçmiş. Henüz Bilkent Üniversitesi'nde Turizm ve Otelcilik eğitimi alırken staj için neredeyse her yıl farklı bir ülkeye gitmiş. Okul bitince ilk meslek deneyimi de Antakya'da başlamış. Ardından ABD ve sonrasında da İstanbul...Yemek-kokteyl eşleşmesiHaberin DevamıKokteyl kültürüm olduğu ve aslında sevdiğim de pek söylenemez. Ancak ödüllü barmen şef Ersin Hamamcıoğlu yönetiminde hazırlanan, yeni menüyle eşleşmeli sunulan kokteyller farklı bir deneyimdi. Pirinç kıtırı üstünde nohut, fermente soya ezmesi miso, wasabili çıtır nohut ve turp filizli Miso Humus zaten ağızda başlı başına bir lezzet patlaması yaratıyordu. Yanında sakız, kuzukulağı, kereviz, salatalık, lime şerbeti, baharın tazeliğini ve kokusunu hissettiren Uyanan Doğa adını verdikleri kokteylle yemeğin uyumu da çok iyiydi.Ağır ateşte pişmiş dana kaburga 'Galbi Gui'yi firik bulguruyla yapılan keşkeğin hatırına tattım. Muhteşem bir ikili olmuştu. Yanında Samandağ biber demleme, çarkıfelek ve limelı bardağın kenarına sürülen özel Osmanlı macunuyla servis edilen 'Dudağına biber sürdüm' ile tatlı, ekşi, acı, tuzlu birlikteliğinin yarattığı tam bir 'beşinci tatumami' bıraktı damakta. Banyan'ın 20'nci yıla özel yeni avangard menüsü aklınızda olsun...Haberin DevamıNİCOLE'DE YENİ DÖNEM1901 yılında Tomtom Kaptan Sokak'ta Fransız rahibelerin yaşayacağı apartman olarak inşa edilen, 2000'lerin başında restore edilerek otel olarak hizmet vermeye başlayan binanın teras katında 10 yıl önce açılan adını bir zamanlar burada yaşayan rahibe Agnes Marthe Nicole'den alan Nicole, kısa sürede İstanbul'un önde gelen restoranları arasına girmişti.Üç yıl kadar önce yaşanan bir dizi değişim ve yenilenme sürecinin ardından da şimdi genç şef Serkan Aksoy'la yoluna devam ediyor. Hafta içinde Serkan Şef'in yaşadığı bölgenin ve içinde yer aldığı binanın çok kültürlü yapısını yansıtmak üzere kurguladığı, mevsiminde ürünlerle geleneksel yemekleri yaratıcı dokunuşlarla yorumladığı ilkbahar menüsünü deneyimledik.Haberin DevamıUykuluk, Çerkez ördeği, yanında bazlama ve taramayla sunulan Fener balığı pastırma, mevsim mantarları ve mahlepli piliç kazandibi, hardaliye soslu, baklagilli oğlak ve gofret gibi tadım menüsündeki yemeklerin tümü hem