Emeklilik hayalim deniz kıyısında küçük bir restoran açmak

Karaca ve Hürriyet Gazetesi iş birliğiyle hayata geçen İncili Gastronomi Rehberi'nin İngilizce versiyonunun tanıtımını Londra'da yapmaya karar verdiğimizde ilk aklımıza gelen yer Rüya Restoran'dı.Ön keşif için gittiğimizde de mekânın kapasitesi, tasarımı ve menüsüyle doğru bir karar verdiğimizi düşündük.Onlar da bize muhteşem bir ev sahipliği yaptılar. 25 Ocak akşamı İngiltere'nin önde gelen yeme-içme yazarları başta olmak üzere tüm davetliler Rüya'dan ve ülkemizin farklı bölgelerinin yemeklerinden, yerli içkilerimizden, yerel ürünlerimizle yapılan kokteyllerden çok etkilendiler. The Pearl Gastronomy Guide' gecesinde Rüya konseptinin yaratıcısı ve aynı zamanda Doğuş Hospitality Retail Grup Başkan Yardımcısı Umut Özkanca çok istediği halde elinde olmayan özel nedenlerden dolayı bizimle olamadı. Hem tüm bunları onunla paylaşmak hem de yakın zamanda aramızdan ayrılan babası Rasim Özkanca'yı anmak ve aynı zamanda grubun yeni projelerini konuşmak üzere Adile Sultan Sarayı içindeki Borsa'da bir araya geldik. Bu tarihi mekânda, muhteşem Boğaz manzarasını seyrederken 'su böreği', 'pazı dolması' ve 'döner' gibi hepsi birer klasik olan yemekler eşliğinde sohbet ettik...Haberin Devamı Umut Bey, kısa bir süre önce babanızı kaybettiniz, zor bir süreç, anne ya da babayı kaybetmek ve yokluğuna alışmak... Rasim Özkanca bizlerin de çok sevdiği saygı duyduğu, Türk Mutfağı'na ve restoran kültürüne büyük katkısı büyük bir insandı...- Sağ olun. Tam yarım asırlık bir katkı... 75 yaşında doğum gününden bir gün sonra kaybettik... Bazen şaşıyorum gittiğim restoranların neredeyse yüzde 90'ında ya mutfakta ya salonda bizde çalışan biri çıkıyor. Tabii 50 senede çok insan yetiştirdi. Hem mutfakta hem salonda. Çok da titizdi rahmetli. Siz de onun yolundan gidiyorsunuz. Lise eğitiminizi İsviçre yaptınız, daha sonra ABD'ye giderek Boston Bentley College'da ekonomi eğitimi aldınız. Sonrasında mesleğe girişiniz, birlikte çalışmanız için yönlendirmesi olmuş muydu- 14-15 yaşlarındayken yaz tatillerinde ilk mutfağa girdiğimde New York'un en iyi şeflerini getiriyordu. Ben de mutfakta tercümanlık yapıyordum. Mutfak maceram öyle başladı. Üniversiteyi bitirdiğimde hem New York'ta MBA'ye hem de Milano'da Bocconi Üniversitesi'nde finans master'ına kabul edildim. İşte o zaman babam 'sen New York'ta aşçılık okuluna git, sonra yüksek lisans yaparsın' dedi. Ben de French Culinary Institute'a gittim. Soho'da en ünlü şeflerin eğitim verdiği askeri okul gibi bir yer olan okulu birincilikle bitiren ilk yabancıydım. Şu anda dünyanın en iyi 50 şefinden biri olan benim Kore asıllı sınıf arkadaşım David Chang ikinci bitirdi.Haberin Devamı Ve dönüşünüz muhteşem oldu... Genç kuşaklar hatırlamaz sanıyorum 2000 yılıydı dönemin en çok ses getiren, çok zor yer bulunan kapısında kuyruklar olan Loft'u açtınız...- Evet 23 yaşındaydım... Loft'un olduğu yerde babamın 'Mediterranean' adlı bir restoranı vardı. Şefler Amerika'dan ama restorana gidince ölmek istiyorsunuz kuru renkler, tüller, aşırı sıkıcı bir restoran. Baba dedim, 'Sen bana biraz para ver genç bir mimar bulayım o mimarla New York kafası bir şey yapayım. Şefi de ben olacağım.' Biraz düşündü ama sonunda 'iyi tamam yap' dedi. O zaman da Nazlı Gönensay'ı buldum. O da New York'ta mimari okumuş. İkimiz de 30 yaş altı oturduk minimalist nasıl bir yer yaparız filan diye düşündük sonra Loft'u yaptık. Önce teras olarak açtık. O sene 22 gün yağmur yağdı ağustos ayında, yağmur yağınca para gidiyor hiç unutmuyorum. Eylülde alt katında kapalı yeri bitti. Kendimin diye söylemiyorum, döneminin en farklı, en iyi restoranıydı. 90 kişilikti ve 6 hafta sonrasına yer verebiliyorduk. O zamanlar enerjimiz yüksek. Dükkânı kapatırdım, balık hali oradan sebze hali, 4-5 saat uyku...Haberin DevamıTÜRK YEMEĞİNDEN FÜZYON OLMAZ Sonrasında da Masa, Parle ve Liman İstanbul gibi markalar da yarattınız. Her ne kadar d-ream çatısı altında bugün 18 ülkede 177 lokasyonda 44 markayla faaliyet göstermeye devam etseniz de bundan sonra da yurtdışı büyüme stratejiniz var- Rüya'yı açarken hep hayalim şuydu, uzun süre yurtdışında kaldım biliyorsunuz. Hayatımda gittiğim ilk Japon restoranı New York'ta yeni açılan Nobu'ydu. 18 yaşındayım, Wasabi, soya sosu nedir bilmiyorsun. İçeride inanılmaz bir müşteri profili ve potansiyeli var, ondan da çok etkilendim. Sonra dolaşmaya başladım, her yerde İtalyan, Japon, Çin restoranları, ben onlara şampiyonlar ligi diyorum. Kendi kendime sordum; neden bu ligde aslında hepsinden daha güçlü ve malzeme çeşitliliği daha zengin olan bizim mutfağımız yok görüldü... Oysa ilk uygarlıkların ortaya çıktığı, tarımın başladığı, baharat ve İpekyolu'nun kesişme noktasında, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir coğrafyadayız. Anadolu mutfakları birer hazine değerinde. İstanbul yüzyıllarca Avrupa'nın en kozmopolit kenti olmuş. Babam hep 'Türk yemeğinin DNA'sıyla oynamayacaksınız. Türk yemeğinden füzyon olmaz. Sunum, tabaklar modern olur ama yemeğin özüyle oynamayacaksınız' derdi. Ben de aslına füzyona her mutfakta karşıyım. Zaten şu anda etnik mutfaklar revaçta. Türk mutfağı bunlardan bir tanesi.Artık insanlar köpük, çiçek görmek değil yediği yemeklerin hikâyelerini duymak istiyor. Rüya işte bu düşünceler sonucunda ortaya çıktı sanırım. İki ay önce Dubai'de de açtık. Mayıs başında Film Festivali öncesi Cannes'da açılıyor. Oradan sonra da Riyad. Belki Mikonos olma durumu var 2024 yılında. Rüya'ları büyütmenin yanı sıra yeni bir konsept üzerinde de çalışıyoruz yurtdışında...Haberin Devamı İlk izlenim çok