Çölde gün batımı

Khor Al Adaid'in (İç Deniz) uçsuz bucaksız hissini veren kum tepelerini Sting'in Cezayirli şarkıcı Cheb Mami'yle birlikte seslendirdiği, Filistinli sürücümüzün de çok sevdiği "Desert Rose" (Çöl Gülü) şarkısı eşliğinde dört çekerli araçlarla aşıp deniz kıyısında güneşin batışını izlemek eşsiz bir deneyimdi.Turizm Bakanlıklarının davetiyle ilk kez gittiğim Katar'ı en çok bu muhteşem ve bir o kadar da heyecanlı deneyimle hatırlayacağım sanırım. İkinci etkilendiğim yanı ise çöl kumu rengindeki geleneksel mimariyi koruyan ve yaşatan anlayışları oldu.Başkent Doha'da çok başarılı bir kent planlama uygulanmış. Eski kentte inşa edilen yeni yapılar bile geleneksel mimariye uyumlu, tarihlerine saygılı. West Bay ve Pearl denilen modern bölümü ise tam bir gökdelenler kenti ama buraya da mimari bir dil birliği ve estetik hâkim.Doha aynı zamanda dünyaca ünlü sanatçıların heykelleriyle bir açık hava sanat müzesi. Katara Kültürel Köyü'ndeki Subodh Gupta'nın Gandhi'nin Üç Maymunu, Katar Milli Kongre Merkezi'ndeki Louise Bourgeois'nın "Maman" adlı devasa örümceği, Cesar Baldaccini'nin Souq Waqif'taki "Başparmak" heykeli akıllardan kolay çıkmayacak yapıtlardan.Son yıllarda turizm atağı yapmak isteyen pek çok ülkenin yaptığı gibi bizim ve bizimle birlikte ülkeyi gezen İtalya ve Almanya'dan davet edilen konuklar için gastronomi ağırlıklı bir program hazırlamıştı. Ve gastronomi kültür-sanatla desteklenmişti.Ama Katar'ı dolaşırken keşke bu destek biraz daha fazla olsaydı, daha çok müze dolaşsaydık demeden edemedim. Mesela yemek workshop'ları yerine Fransız mimar Jean Nouvel'in tasarladığı Katar Ulusal Müzesi'nde daha uzun dolaşmak, Modern Sanatlar ve İslam Sanatları Müzeleri'ni de görmek isterdim. Nouvel'in 'çöl gülü' olarak adlandırılan doğal kristal oluşumlardan ilham alarak tasarladığı Katar Ulusal Müzesi başlı başına bir sanat eseri. Binanın tamamı, iç dekorasyonu, duvarları çöl kumu renginde.Haberin DevamıÜnlü mimar, kadınların taktığı geleneksel 'Battoulah' denilen yüz maskesinden çok etkilenmiş ve ortaya muhteşem bir de heykel çıkmış.Katar pek çok açıdan görülmeye, gezilmeye değer bir ülke. Fakat giderseniz ekim sonrasını tercih etmenizi öneririm. Sıcaklık nemsiz olsa da konforunuzu etkiliyor...KATAR MUTFAĞI Katar Mutfağı Orta Doğu, İran ve Hint mutfaklarından ve Bedevi kültüründen izler taşıyor. Tavuk ve basmati pirinci çoğu yemekte başrolde. Taze ve kurutulmuş baharat karışımlarını bir arada ve yoğun kullanıyorlar.Kendileri özellikle yukarıda söz ettiğim üç farklı kültürün mutfağı dillendiriyor ama İmparatorluk dönemi Osmanlı Mutfağıyla özellikle de tencere yemeklerinde benzerlikler, etkileşimler var.Tur boyunca farklı restoranları deneyimleme şansımız oldu. Kahvaltılarıyla ünlü Shay Al Shomous, öğle yemeğinde gittiğimiz Bayt Sharq geleneksel mutfakları tanımak isteyenler için ilginç birer deneyimdi. Katar Ulusal Müzesi'nin içinde yer alan, geleneksel mutfağa özgü çeşitleri modern sunum ve zarif dokunuşlarla en iyi biçimde anlatan Jiwan da cins keşkek olan Madrubah'la unutulmazlarım arasına girdi.'Tarladan sofraya' ve 'sağlıklı yemek' konseptli Heenat Salma Farm'ın Rus şef Ivan Dubkov yönetimindeki mutfakta yediğimiz yemekler ise müstesna lezzetteydi. Tahin ve salatalıklı çorba, domatesli humusun tadı hâlâ damağımda. Ancak dört günlük turun en unutulmaz yemeği gün batımının ardından çölün kıyısında pişirilen kuzu tandırdı.Konakladığımız W Hotel'in içinde yeni açılan, şimdiden çok popüler olduğu söylenen lüks Peru Nikkei restoranı Coya ve Dani Garcia's imzalı BiBo ise bende pek fazla iz bırakmadı diyebilirim...Haberin DevamıFestivaller ayıYaz başından bu yana neredeyse Türkiye'nin dört bir yanında festivaller düzenleniyor. Bunların büyük bir bölümü de gastronomi ağırlıklı. Önümüzdeki iki hafta sonu da üst üste artık kendini kanıtlamış iki festival Adana Lezzet Festivali ve İzmir GastroFest yapılıyor.İlki bu yıl beşincisi düzenlenecek olan 'Adana Lezzet Festivali'. Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri,