Ahtapot yetiştiriciliği yasaklandı!

"ispanya'da 2019'dan bu yana araştırmaları ve çalışmaları süren ilk ahtapot üretim çiftliğinin faaliyetleri durduruldu... Bilim insanlarının katkıları ve dünya genelinde yapılan kitlesel protestoların sonucunda ahtapot yetiştiriciliği yasaklandı..."Durun heyecanlanmayın, sevinmeyin, üzülmeyin bugün belki de yazarlık hayatımda ilk kez 1 Nisan şakası hakkımı kullandım! Tabii ayrıca içtenlikle katıldığım bu kararın gerçekleşmiş olmasını da çok isterdim.Ahtapotlar acı, korku, mutluluk, neşe, heyecan, üzüntü gibi duygulara sahipler. Bilimsel deneylerle çok da zeki oldukları kanıtlanmış. Yalnız yaşamayı ve özgür olmayı seviyorlar. Akvaryumlardan ve insanların kurdukları tuzaklardan kaçabiliyorlar.Kendilerini savunmak, tehlikelerden kaçmak için deniz kabuklularının içinde saklanıyorlar. Çünkü, onları güçlü kılacak, esaret altında yaşamalarını kolaylaştıracak bir iskeletleri yok. Tanklarda yetiştirilmekten asla hoşlanmıyor birden fazla ahtapot varsa birbirlerini ya da tek başınayken stres altında kalırlarsa kendi kollarını yiyebiliyorlar.Bristol Üniversitesi'nden Biyolog Jacop Vinther'e göre ahtapotlar insan zekasıyla karşılaştırılabilir zekaya sahipler. Ve problem çözme yetenekleri, duygusal değişimleri oyunculukları bizlere çok benziyor.Haberin DevamıNEDEN ŞİMDİYüzlerce yıldır, belki de daha fazla denizlerde yakalanan ahtapotlar Avrupa, Amerika ve Asya başta olmak üzere dünyanın her yerinde tüketiliyordu. Kafalarına vura çarpa öldürülme yöntemleri de hiç masum değildi. Bu konunun gündeme gelmesinin nedeni ise İspanya'nın Kanarya Adaları'ndaki yetiştirme çiftliğinin üretime başlayacağı, yılda 3 bin ton ahtapot yetiştireceği 'müjdesini' vermesi oldu...Çok uluslu şirket yöneticileri reddetse de ahtapotların yetiştirilme ve buzlu suda yavaş yavaş işkence yapar gibi zalimce öldürülme yöntemleri hayvan hakları savunucularını harekete geçirdi. Aynı zamanda birçok bilim insanı da bu akıllı ve duyarlı canlıların asla yiyecek için ticari amaçla yetiştirilmemesi gerektiğini söylüyor.Kendimize şunu sormalıyız Bu kadar zeki, duyarlı doğada özgür yaşamaya alışmış ve beslenmemiz için de çok gerekli olmayan bu özel canlıyı koruma altına mı almalıyız yoksa kitlesel yetiştiriciliğine tepkisiz kalarak işkence edilerek öldürülmesine göz mü yummalıyız Bireysel olarak bizler yemekten, şefler de menülerine almaktan vazgeçerse zaman içinde özgür kalabilirler bu doğa harikası duyarlı yaratıklar. Zaten ömürleri sadece dört yıl, bırakalım doğal ortamları içinde yaşasınlar, ekosistem de bozulmasın...Haberin DevamıBİR İFTAR YEMEĞİHafta içinde İstanbul'un hem manzarası hem de anlayışıyla en özel otelleri arasında olan Mandarin Oriental'in Genel Müdürü Harun Dursun ev sahipliğinde bir iftar yemeğine katıldım.Bu yıl iftar menüsünü Anadolu mutfaklarını çok iyi bilen araştırmacı şef Ömür Akkor hazırlamış. Malzemelerinin büyük bir bölümü yüzyılın felaketinden mağdur olan bölgenin üreticilerinden temin edilmiş. Ayrıca kişi başı ücretin yüzde 10'u da AFAD koordinasyonunda depremzedelerin ihtiyaçları için kullanılacakmış. İftar sofrası her zamanki Ömür Akkor imzasını taşıyan, Zennup'un kuruluşundan beri beraber çalıştığı Alper Tuğrul Ünlütürk yönetiminde otelin ekibinin hazırladığı geleneksel iftariyeliklerden ve yemeklerden oluşuyordu.Ömür Akkor'un tasarladığı Selçuklu motifli Karaca tabaklarla servis edilen Maraş tarhanası çıtırı, Bursa ev salçası, manda kaymaklı Bitlis balı, kişnişli Antakya halhalı zeytini, firik cacığı, tahinli hurma kavurma, Arpa ekmeği, iç pilavlı kuzu tandır, Arap tava, İspir fasulyesi, Helva-i Hakani ve Bursa'nın ünlü süt helvası gibi tam bir ülke turu yaptıran çeşitler hem görselliği hem de lezzetiyle çok başarılıydı...Haberin DevamıARKESTRAYeni açılan, bir strateji dahilinde başarılı bir tanıtım kampanyası yapılan, herkesin bayıldığı, "ortam çok iyi, yemekler muhteşem" dediği, bekleme listeleri olan, iki vardiyalı rezervasyon yapılan yerler beni ürkütüyor. Etiler Dilhayat Sokak'ta 1960'lardan kalma iki katlı bir villada geçtiğimiz yaz sonu kapılarını açan Arkestra da böyle oldu. Uzun süre gitmek içimden gelmedi. Bir süre sonra "Aaa sen hâlâ mı gitmedin" sorularına maruz kalmaya başlayınca telefon edip yer ayırmaya