Rafet Kavukçu'nun yazısı

Rafet kavukçu 27 Aralık 1939'da Erzincan depremi olduğunda ilkokul üçüncü sınıftaydı. Evleri yıkılınca göçük altında kaldılar ve bir kardeşi vefat etti.Deprem sonrası Sivas'taki dostlarının evlerinde bir süre misafir kaldılar. Sonra Erzincan'a geri döndüler. Bu defa da amcaların daveti üzerine Erzincan'dan Konya'ya gittiler. İki yıl Konya'da kaldıktan sonra Erzincan'a geri döndüler. Rafet ortaokulu bitirince liseye gitmedi. Babasıyla beraber 8-10 yıl bir bakkal dükkânı çalıştırdı. Bu arada resim yapmaya merak salınca bir atölye açtı. Burada ticari tabelalar ve resimler yaptı. Resme olan merakı onu her gün daha da geliştirdi. Rafet, ilkokul ve ortaokul yıllarında iken öğretmenlerinin tabiatı yaratıcı gibi göstermeleri Rafet'in kalbinde ve aklında yıllar sürecek derin yaralar açmıştı. 1942-1943 yıllarında Rafet ortaokul öğrencisiydi. Bir kadın öğretmen sınıfa "Bu çiçeği, bu âlemi tabiat yarattı, bu böceği tabiat nizamladı." diye her konuyu tabiata bağlayan dersler işledi. Her gün farklı öğretmenler körpe beyinlere tabiatın yaratıcı olduğunu anlatıyordu. 1948-1950 yıllara gelindiğinde Rafet'in kafası iyicene karıştı. Tahammül edilemez inançsızlık onu huzursuz ediyordu. Babası Rafet'i namaz kılmak için camiye gönderdiğinde o öğretmenlerin etkisinden namaz kılamaz duruma gelmişti. Rafet babasını üzmemek için camiye gider gibi yaparak gezer, dolaşır eve dönerdi. Rafet içindeki yangını söndürmek için bazı dini yayınları okudu ama inançsızlık onu bir türlü bütün olarak rahat bırakmadı. İçindeki sorular bir yılan gibi beynini ısırdı, durdu. Rafet sorularına cevap bulması yıllarını aldı. Bir gün arkadaşı, "Sen kitapçılara çok gidip geliyorsun, Bediüzzaman'ı okudun mu" diye sordu. Rafet "Bilmiyorum, duymadım." dedi. Sonra merak ederek Risale-i Nurlardan bir kitap alarak bir oturuşta kitabı okudu. Okuduğunu tam anlayamadı ama okudukları onu etkilemişti. Daha sonra yeni kitapları arayıp buldu. Kısa zamanda Risale-i Nurların tamamını okudu. Son olarak "Konuşan yalnız hakikattir!" yazısından çok etkilendi. Hayretten hayrete düşerek ruhen ve bedenen risalelere tamamen teslim oldu. Rafet üç dört yıl Risale-i Nurları okuduktan sonra Ankara'da yapılan bir toplantıya katıldı. Bu toplantıda Bediüzzaman'ı Ankara, Samsun, Adıyaman, Erzurum, Erzincan ve Sivas davet kararı çıktı. Her il ayrı ayrı davet mektubu yazdı. Davet mektuplarını götürecek üç kişi kura ile seçildi. Kurada ismi çıkanlarda biri de Rafet'ti. Davet mektuplarını alan üç kişi Emirdağ'a doğru yola çıktı. Emirdağ'da Hüsnü Bayram'a ulaşarak davet mektuplarını Bediüzzaman'a vermeleri gerektiğini söyledi. Hüsnü Bayram bir müddet sonra Bediüzzaman'ın yanından dönünce ziyaretlerine izin verildiğini söyledi. Birlikte Bediüzzaman'ın