Korkunun yüreğinde yeri yoktu

Jandarma İbrahim Mengüverli şehirden şehre sürekli tayini çıkan biriydi. Son olarak tayini Emirdağ'a çıktı. Aradan bir iki hafta geçmişti ki bir gün bölük komutanı İbrahim'i yanına çağırdı.İbrahim odaya girdiğinde cübbeli, sarıklı dimdik ayakta bekleyen biri ile karşılaştı. Komutan İbrahim'e "Nerelerdesin" deyince İbrahim, "Buralardayım, hayrola bir şey mi var" dedi. Komutam sarıklı, cübbeli kişiyi göstererek "Kim bu, biliyor musun" dedi. İbrahim, "Bilmiyorum" dedi. Komutan, "Bediüzzaman!" deyince İbrahim heyecanlandı ve hemen ellerine sarılıp öpmeye başladı. Komutan, "Bediüzzaman'a bir ev tutulacak. Sen evi tutuver. Senin tanıdığın vardır. Ev muhakkak karakolun karşısında olacak" dedi. İbrahim, karakol karşısında Bakırcı Hasan diye birinin kiralık bir evi olduğunu hatırladı. Alt katı dükkân, üst katı evdi. Fakat bakırcı Hasan sabah akşam içen biriydi. Ara sıra İbrahim de ona katılırdı. Bakırcı Hasan sürekli sarhoş ve içmeden duramayan biriydi. İbrahim hemen Bakırcı Hasan'ın yanına gitti. "Hasan usta, şu üst katı kiraya ver de hoca efendiyi oraya koyalım" dedi. Bakırcı Hasan, "Kardeşim, ben sarhoşum o hoca ile nasıl geçiniriz" dedi. İbrahim biraz düşünüp ne diyeceğini bilemeyince hemen Bediüzzaman'ın yanına gitti. Bediüzzaman'a "Ev var ama ev sahibi zil zurna sarhoş!" dedi. Bediüzzaman, "Peki kardeş, varsın sarhoş olsun!" deyince İbrahim geri dönüp evi tuttu. O gün eşyalar eve taşındı. Eşyaları, bir ekmek çıkını, ibrik gibi ufak tefek şeylerdi. Bediüzzaman İbrahim ile eve gittiklerinde Hasan onları bekliyordu. Bediüzzaman Hasan'a "Gel bakalım Hasan Usta!" deyince Hasan ezile büzüle Bediüzzaman'ın yanına geldi. "Buyurun hocam!" dedi. Bediüzzamam, "Sen içki içer misin" deyince Hasan, "Sabah akşam demez içerim efendim." dedi. Bediüzzaman elini kaldırdı Hasan'ın sırtına koydu üç kez sıvazladıktan sonra "Hadi oğlum sen de bundan vazgeçersin!" dedikten sonra oradan ayrıldı. Hasan o gün Bediüzzaman'ın arkasında sabah namazı kıldı. Bir daha içkiyi ağzına almadı. İbrahim olanları görünce gözünde inanamadı. Gün geçtikçe Bediüzzaman İbrahim'in gözünde büyüdü ve yüreğinin en has köşesinde yer almaya başladı. İbrahim'in komutanından aldığı görevi, Bediüzzaman'ı kimseyle görüştürmemekti. O nöbetlerinde bu emre hiç uymadı. Gelen talebeleri onunla görüştürdü. Bir gün İbrahim nöbette iken süvari muavini orada geçiyordu. Bediüzzaman da dışarı çıkmıştı. İbrahim, Bediüzzaman'ı görünce büyük bir komutanı