Kelimeler tohum gibi tesirli

Dünya genelinde tartışılan konuların başında "Çocuğumu en doğru nasıl eğitmeliyim" yâ da "En iyi eğitimi nasıl olmalı" gibi konular gelir.Piyasada çok okunan ve dikkat çeken kitapların başında da çocukların eğitimi ile ilgili kitaplar gelir. Hâlbuki çocuğun en iyi nasıl eğitileceği ile ilgi kesin bir uygulama ve kitap yoktur. Peki, bu konuyla ilgili işin uzmanları neler söylemektedir Söz edilen yazarlardan biri "Otuz Milyon Kelime" kitabının yazarı Dr. Dana Suskınd'dır. Dr. Suskınd, insan beyninin bir yaşından üç yaşına kadar fiziksel büyümesinin 85'ini tamamladığını belirtir. Bu da tüm düşünme ve öğrenmenin temelinin büyük bölümünü oluşturur. Çabanın başarıdan önemli olduğunu ve başarısızlığın en önemli sebebinin yetenek eksikliği değil vazgeçmek olduğunu söyler. Ayrıca övgü yerinde yapılmazsa, çocuğu güçlendirmek yerine onu başkalarının görüşüne bağımlı biri yaptığını ifade eder. Çocuğun doğumdan üç yaşına kadar olan süreçte işittiği kelimelerin niteliği ve niceliği, gerçek anlamda çocuğun ileriki eğitim hayatındaki başarısına doğrudan etki eder. Dr. Suskın, çocuklarının eğitimine hangi yaşta ve ne zaman başlayacağı ile ilgi olarak ilk üç yaşın çocuğun geleceği açısından temel olduğunu söyler. Çocuğun ilk üç yaşta işittiği her kelime bir çekirdek olarak hafızasına ekilir. Anne-baba, bakıcı tarafından çocuğa ilk üç yaşında niteliği ve niceliği olan kelimelerle kitap okumalı veya onunla konuşmalı. Dünya genelinde Dr. Suskınd'ın metodunu uygulayan ülkelerde çocuğun eğitimiyle ilgilenen anne, baba ve bakıcıları eğitim almaktadır. Böylece nitelikli kelimeleri işiten çocuklar beynin tamamlama sürecini bitirmeden 45 milyon kelime işitmiş olurlar. Üstün zekâlı çocuklar kelime sayısına göre tespit edilmektedir. Ülkemizdeki çocukların üç yaşı bitirdiğinde kaç kelime işittikleri ile ilgili yapılan araştırmalarda bu sayının on beş ile yirmi milyon arasında olduğu ifade edilmiştir. Böylece Dr. Suskınd'ın metodunun uyguladığı ülke çocuklarıyla Türkiye'deki çocuk arasında yaklaşık otuz milyon kelime farkı ortaya çıkmaktadır. İlk üç yaşta okunan hikâye kitapları ve konuşmaların çocuğun tüm hayatını etkilediği görülmektedir. Demek temel olarak çocuğun eğitime başlama yaşı ilk üç yıl esas alınmaktadır. Sonrasında yapılan tüm çalışmalar bu eksiği kapatamamaktadır. Ülkemizde yapılan üniversite sınavlarında gençlerimizin yarısına yakınının okudukları soruları anlamadığı ortaya çıkmıştır. Okuduğunu anladıktan sonra soruyu çözdüğü ortaya çıkmıştır. İşte ilk üç yaşta on beş-yirmi milyon kelimeyi duyanla kırk beş milyon