Bir babadan daha şefkatliydi

İsmail Yıldız, Bediüzzaman'ın ismini ilk defa İstanbul'da Eşref Edip'in çıkardığı "Sebilürreşad" dergisi eline geçince duymuştu.Dergide, Bediüzzaman'ın hayatı ile ilgili yazıları okuyunca onu ziyaret etmek istedi. Önce Bediüzzaman'a hitaben Eşref Edip vasıtasıyla bir mektup yazdı. Mektubunda görüşmenin ve eserleri elde etmenin yollarını sordu. Bir zaman sonra İstanbul Üniversitesi öğrencisi Muhsin Alev'den cevap mahiyetinde bir mektup aldı. Ardından "Yirmi Üçüncü Söz" ve "Gençlik Rehberi" kitapları geldi. Sonra, İslam harfleriyle yazılan kitaplar için Urfa'daki Nur talebelerinin adresini aldı. İkinci mektupta "Asâ-yı Musa" kitabı gönderildi. Urfa'ya gitti ve Abdullah Yeğin, Zübeyir Gündüzalp, Hüsnü Bayram'ı ziyaret etti. Onlardan Zülfikâr, Mektubat, Sözler, Şualar ve Lem'alar kitaplarını aldı. İsmail Yıldız, 1952 yılının sonunda Bediüzzaman'ın İstanbul'da olduğunu öğrendi. Hemen ziyaretine gitmek için yola çıktı ve aldığı adresi kolaylıkla buldu. İstanbul Çarşamba adresine geldiğinde Zübeyir Gündüzalp, onu Bediüzzaman'a takdim etti. Bediüzzaman'ın başında sarık, boynunda atkısı vardı. Bediüzzaman nereden geldiğini sordu. İsmail Yıldız, Diyarbakır'dan geldiğini söyleyince, ona hizmetleri sordu. Bu ziyaret yaklaşık yarım saat kadar sürdü. İsmail Yıldız, Bediüzzaman'a bir müddet daha yanında kalmayı arzuladığını söyleyince Bediüzzaman, "Memleketinize gidin orada hizmet edersiniz. Bu görüşmemizi dört senelik hizmete mukabil kabul ettim!" der. Bediüzzaman ziyaret esnasında ona sürekli baskı altında olduğunu ve gözetlendiğini söyledi. Bediüzzaman son olarak "Bunlar Risale-i Nur'un neşrine mani olmak istiyorlar ve inşallah olamayacaklar. İnşallah, Risale-i Nur neşir olacaktır" der. İsmail Yıldız'ın Bediüzzaman'ı ikinci ziyareti birinci ziyaretten birkaç ay sonra oldu. Bu ziyaret, Bediüzzaman Emirdağ'da iken yapıldı. İsmail Yıldız, bu ziyaret için evden içeri girdiğinde. Bediüzzaman, İsmail'e "Sizinle daha evvel görüşmüştük." dedi. Bu ziyaret yaklaşık 10-15 dakika kadar sürmüştü. Bediüzzaman, Diyarbakır'daki dersleri ve hizmetleri sordu. İsmail, "Risale-i Nur elhamdülillah ehl-i insafa kendini kabul ettirdi" dedi. İsmail Yıldız'a "Sebilürreşad" dergisine yazdığı bir mektuptan dolayı hakkında takibat başlatıldı. Bir gün köy camiinde namaz kılarken, kaymakam ve jandarma komutanı köye geldi ve kendisiyle görüşmek istediklerini söylediler. Sonra "Sizin evinize kadar gidelim." deyince İsmail arama yapacaklarını tahmin etti. Eve haber gönderip kitapları kaldırttı. Arama sırasında Kur'ân-ı Kerim, Mevlid ve Nur Âleminin Bir Anahtarı kitapları bulununca bunlar zapta geçildi. Kısa bir zaman sonra mahkemeden celp geldi. İlk mahkemede savcı, "İstanbul'a gittin mi" diye sordu. "Evet!" deyince "Niçin" diye bir soru