Allah razı olsa, endişeye gerek yok

Fikret Özdemir Bediüzzaman ismini ilk defa çocukluk yıllarında "Molla Said-i Meşhur" diye birinci devre Millet Meclisi azası amcası Arif Hikmet'ten duymuştu.Babasının vefatından sonra sığınacağı, kalbini bağlayacağı bir mürşit aradı. Bu arayışı sürerken Diyarbakır'a geldi ve ayakkabı, kemer, çanta vb. şeylerin olduğu bir mağaza açtı. Çocukluğundan beri unutamadığı ve zihninde yer eden Bediüzzaman'ı düşünüyordu ve onu görmek için yollar arıyordu. Onu görmeye karar verdiğinde çevresi "Seni görüştürmezler!" deyince gitmekten vazgeçti. Fikret Özdemir küçük kardeşiyle iş gereği gittikleri Eskişehir'de ani bir karar vererek Emirdağ'da Bediüzzaman'ı ziyaret etmeye karar verir ve yola çıkar. Yolda tanıştıkları demirci, onları Bediüzzaman'a götürebileceğini söyler. Emirdağ'a geldiklerinde demirci görüşmeyi gerçekleştirmeyince Fikret ve kardeşi Bediüzzaman'ın evin karşısındaki kahvehaneye geldi ve sabırla evi gözlemeye başladı. İçinden "Mübarek, ben seni görmeye gelmiştim. Kalksan da ziyaret edip gitsem!" dedi. Bediüzzaman birden yerinden kalktı. Evin giriş kapısında bir hareketlenme oldu. Kapısı açıldı. Bir talebe elinde su tenekesiyle su almaya gitti. Fikret Özdemir kardeşini talebenin arkasından gönderdi. Talebe "Kardeşim, siz Diyarbakır'dan mı geliyorsunuz Üstad, sizi ikindi namazından sonra kabul edecek" diye söyledi. Namazdan sonra, evin kapısı açıldı. Fikret ve kardeşi içeri alındı. Bediüzzaman'ın olduğu odaya girdiler. Fikret hemen hızlı adımlarla yaklaşıp Bediüzzaman'ın elini öptü. Sonra talebelerden biri bir minder getirdi üzerine oturdu. Fikret o zamana kadar hayatı boyunca hiç kimseden duymadığı bir duaya mazhar oldu. İçinden "Keşke kardeşlerime de dua etseydi" diye geçirdi. Ayrılma vakti gelince bir daha elini öpmeye kalktı Bediüzzaman, "Doğru otobüse binip İstanbul'a gidin!" dedi. Tam çıkmak üzereyken Bediüzzaman Fikret'e seslenerek "Babanız var mı" diye sordu "Yok" deyince "Kaç kardeşsiniz" dedi. Dört deyince "Allah her dördünüzün de yardımcısı olsun!" dedi. Fikret Özdemir sohbetlerine o günkü dua için "Cenab-ı Zülcelâl beni de kardeşlerimi de onun hürmetine refah içinde yaşattı." dedi. Fikret Özdemir iki defa da Isparta'da Bediüzzaman'ın ziyaretine gitti. İstanbul'da da bir ziyareti oldu. Bu ziyaretlerden birinde Isparta'ya amcasının oğlunu askere götürünce birlikte Bediüzzaman'ı ziyarete gittiler. Fikret "Bu benim amcam oğludur" deyince Bediüzzaman onunla alâkadar oldu ve ona kollarını açarak bağrına bastı ona