Çapta mağlup, haraçta galip

Mikronezya'nın geçmişten geleceğe kadim müstebiti, ancak ölümün Betonit Saray'dan söküp Ulu Çoban'lık değneğini kırabileceği Muktedir Makropiç altta kalmayı sevmezdi. Şahsını alta düşüren muhatap, muktedirlik gücü kat kat üstün makamdaşı bile olsa küçük düşmeyi sineye çekemez; bir yolunu bulup üste çıkana kadar içi içini yerdi.Son zamanlarda Valdemir Potin'e karşı bu duygular içindeydi. Mikronezya'nın en baba pudra şekeri baronu ve tabii ki kendi değnekçisi Emet Agarovski'yi idamdan kurtarmak için Makronezya müstebitine yalvarmak zorunda kalışı yeterince ağrına gidiyordu. Ama Valdemir Potin, adamını idamdan kurtardıktan sonra ona caka satmak için düzenlediği şenliklerde şahsını öyle bir ezmişti ki Muktedir Makropiç, işte bu ezikliği unutamıyordu: Ziyaretin son günü, Makronia Sarayı balkonunda sohbet ederlerken Potin şahsına, "Şu nehrin üzerindeki köprüyü görüyor musun" diye sormuştu. Makropiç "Evet, görüyorum" deyince Potin gülmüş, eliyle ceketinin cebine birkaç kez vurup "Yüzde 50!" demişti. Oysa Mikronezya müstebiti, ihalelerden yalnızca yüzde 30, haydi bilemedin yüzde 40 komisyon alırdı. Dolayısıyla susmuş, altta kalmış ve küçük düşürülmüşlük duygusunu üstünden atamıyordu.Nasıl öç alacağını aylarca