İzmir'deki gençler

Otobüs durağında, İzmir'deyim. Bir grup liseli genç. Üstlerinde eşofmanlar. Belli, çalıştıkları spor her neyse onun idmanından gelmekteler. Yokuşu yürüdüğümden otobüs bankına yorgunluğum geçsin diye oturdum. Gençler gelen otobüsün numarasını, saatini sordular birbirlerine. Sonra, kendi aralarında konuşmaya başladılar. "O şerefsiz çocuk inşallah elimize geçmez" dediler. Bir diğeri, "Ben kendime hâkim olamam fena yaparım" dedi. Lakin küfür, kötü söz yok. "Hiç mi anne babası ona terbiye vermemiş" dedi diğeri. "Yok, kendimden kaygılıyım, eğer rastlarsam, Kur'an-ı Kerim'e tekme attığı ayaklarını kırmaktan korkuyorum" dedi. Sonra bu iyi giyimli terbiyeli liseliler, birbirlerini Allah'a emanet edip gelen otobüse binip gittiler. İşte bu yazı o otobüs durağında İzmir Şirinyer'de, o dakika yazıldı. pushfn('ads'); Ne güzel evlatlarımız var dedim. Duyarlı, merhametli, birine zarar vermekten korkan, kutsallarına saygılı. Yapılan hareketi içine sindiremeyen fakat mesafesini iyi ayarlayıp duygularına yenilmeden o edepsizliği yapana had bildirmeye istekli fakat efendiliğini koruyan Kur'an- ı Kerim'e sevdalı değil, kara sevdalı gençler. Son olaya içerlemiş, ilgisiz kalamamış bu gençlerle iftihar ettim. Lakin o saygısızlığı yapan çocuktan çok, ailesine ve öğretmenlerine teessüf ettim. Belki inançsız bir ebeveyne sahiptir. Fakat herkesin kutsalına saygı göstermek insan olmanın gereğidir. Yani aklı başında bir insan neden İncil ya da Tevrat'a tekme atsın. Ancak bir meczubun ya da delinin yapacağı bu davranışa kimse kayıtsız kalamaz. Aileler her kutsala karşı evlatlarını terbiyeli nazik yetiştirmek edep adap öğretmek zorundadır. Çocukların sadece mideleri değil ruhları da beslense bu kötü eylemler vuku bulmaz. Eğitimcilerin öğrencilerine edep ve terbiye motifini nakşetmeleri gerekmekte.