Ağaçları diri diri yaktılar

Bir insan nasıl böyle bir katliam yapabilir. Nasıl yeryüzünün ciğerlerini yakabilir. Mümkünü var mı bakmaya kıyamadığımız o yeşil okyanuslara benzin dökmeye. Bir milletin milli serveti ormanları nasıl hunharca ateşe verebilir. Bu hainler ne yazık ki bizim ülkemizden çıkabilmekte. Meczup, ailesine kızmış. O kadar öfkelenmiş ki. O kızgınlıkla çıkıp bir bidon benzin alıp, Ormanın yolunu tutmuş. Hiç yüreği yanmadan çakmağı çakmış. Keşke kendini yakaydın. Kendini yok edeydin keşke. Nasıl kıydın o narin fidanlara. Nasıl duymadın, canlı ağaçları diri diri yakarken, onların gökleri sarsan çığlıklarını. Cehennemini alıp ağaçlardan uzak yerde, kendine kuraydın. Ne istedin yüzlerce yılın birikimi zümrüt hazinelerimizden. Her yangın yüreğimizi ağzımıza getirmekte. Bu yıl Temmuz'u, Ağustos'u beklemeden. pushfn('ads'); Haziran'a pusu kurdu, uğursuz baykuşlar. Nasıl bir hainliktir. Ülkemizin en güzel yerlerinin, Akdeniz'in, Ege'nin boğazını sıkmakta, nefes borusunu kesmekteler. İzmir'in yeşil tepeleri kel oldu. Seferihisar, Selçuk neler çekti. Antalya ve Muğla'yı artık orman yangınları ile anar olduk. Geçen yıl nasıl büyük matemler tuttuk. O kahreden çaresizliğimiz. Ortada gözükmeyen THK uçakları. Olmayan yangın söndürme gereçleri. Sayıları çok eksik orman işçileri. Uçaklara hurda dendi. Hangarda bekletildi, dendi. Ne olduğunu anlayamadık. Günlerce ciğerlerimizin yanışını seyrettik. Bu yıl uçakları