Kasım kasım kasılmadan

Ekseriyet itibariyle ve bilhassa Nur Risaleleri sayesinde çok okuyan, yeri geldikçe güzel konuşan ve arasıra da yazmayı ihmal etmeyen kıymetli okurlarımızın izniyle kalemimizi şöyle biraz serbest bırakıp kalem keyfine tabi olalım istedik bu defa.

Hani bugün Kasım ayının sonu ya! Bu da Aralık ayına yarın giriyoruz demektir. Girersek girelim ne olmuş yani, demeyiniz. Zira adı üstünde Aralık! Yani bu yılın sonu ile gelecek yılın başı arasında kalan bir ay! Hani belki de bundan dolayı Aralık adını almıştır. Zararı yok; "aralık" olsa da, yeter ki "ayrılık" olmasın.

Rabbimiz hayırlı, sağlıklı ve hizmete adanmış ömürler ihsan etsin cümlemize de; hani mutlaka farkındasınızdır zamanın hızlı akışının. Hem de giderek daha daha hızlanışının...

O kadar ki; haftalık yazan biri olarak, tamamlanmış yazıyı gönderdikten sonra yayına gireceği haberini alır almaz, bir sonraki aynı günün yazısına hazırlanıyorsun.

Bu Perşembe ile öbür Perşembe arasındaki günlerin nasıl gelip geçtiğini ve o aradaki günlerde neler yaptığını nerdeyse unutuyorsun bile...

Yaklaşık otuz yılımızı orada geçirmiş biri olarak şahit olmuşuz ki, Avrupa'nın Kasım yorumu karamsardır. Güya karanlık bir aymış. Bu ay içinde günler hep kısalırmış. Kara bulutlar yer küresini kuşatır; güneş, bulut arkasında gizlenirmiş, vesaire...

Aynı Avrupa'da Kasım ayının birinci günü Azizler yortusu olarak kutlanır. Bunun için bu günün seçilmesinde belki de bu duygunun, yani Kasım ayına karamsar bakışın da payı vardır. Her Kasım'ın birinci gününde din azizleri ve şehitler anılır. Bir gün sonrası, yani 2 Kasım günü de bütün ruhlara ayrılır. İtikadlarına göre azizlerden sonra Cennete girmeden önce arınmaları için Cennet ile Cehennem arasındaki Araf'ta bekleyen "zavallı ruhlar" anılır. Mezarlar ziyaret edilir.

Bilim ve teknikte bu kadar ileri olan Avrupa, böylesi karamsar bir tabloyu, kendi lehine çevirmekten aciz kalıyor ve maneviyata sığınıyor. Bazı hallerde böbürlenme ve kibirlenme içgüdüsünü açığa vuran Avrupa; kendi tayin ettiği bazı günlerde de, kendine dönüyor, kendini sorguluyor. Yani kıtasını ve ruhunu kasım kasım kasılmaktan kurtarıyor.