Doğru ölümün yanlış haberi..

İnançsızlık veya imanda zaafiyet demeye dilim varmıyor, bir acaip hal diyeyim bari.Sosyal medyada, tv haberlerinde ölüm haberleri çeşitli sebebler bağlamında "yenik düştü" şeklinde veriliyor ya; ölene mi üzülsek, bir dostumuzun ölüm haberinin bu şekilde verilmesine mi üzülsek. Ya Rab! Emrin ile bizi ölüme mazhar ettiğinde, böyle ölüm habercilerinin diline bizi düşürme. Amin. Neymiş. Koronaya yenik düşmüş. Kansere yenik düşmüş. Hatta daha ileri gidilip, Azrail'e yenik düştü bile deniyor. Halbuki ölüm meleği olan Azrail (as), sadece ve sadece verilen emri yerine getirir. Bunu yaparken de zorlanmaz. Ruhunu teslim eden can sahibi de, vazifeli meleğe karşı direnmez, direnemez. Muhakkak olan şudur ki, hayatı veren kim ise, zamanı gelince o hayatı alan da O'dur. İnancımız şu ki; kanser de, korona da, diğer sebepler gibi bu imtihan dünyasında ölüm için bazen sadece zahirî birer sebep olabilirler. Kanseri veya koronayı yahut şu sebebi, bu sebebi yenebilen ölmez, yenemeyen ölür diye bir şey yok. Zahiren sebebe bağlı olarak ölmek veya ölmemek vuku bulsa bile, bu her zaman geçerli olan bir hüküm değildir. Bazen zahiren öyle görünse de hakikatte hüküm Allah'ındır. Çok kere ağır hastaların başında ağlayanlar ölmüşler, o ağır hastalar ayağa kalkıp hayata dönmüşler. Günümüz dünyasında milyonlarca kanserli hasta vardır. Bunlardan bazıları, "erken teşhis" avantajıyla hem tedavi görüyor, hem de işine devam ediyor. Bazıları iyileşmiş, tekrar eski sağlığına kavuşmuş ama, belli aralarla kontrole tâbi tutuluyor. Bazıları ümidini kesmiş, acılar içinde kıvranıyor, inim inim inliyor. Böyleleri, ölümü en büyük rahmet ve kurtuluş olarak idrâk ediyor, kâmil iman ve güzel bir sonla ölmeyi canına minnet sayıyor.. Böyle birisini ziyaretimiz esnasında; Cenab-ı Hakk'ın,