Bir mıh, bir Mauro İcardi

Sonuçları değil oyunu göz önüne alıp derinlemesine baktığınızda şampiyonluğun haftalar önce belli olduğunu söyleyebiliriz. Galatasaray'ın oyunu üzerine yaptığım analizlerde devamlı olarak Torreira, Rashica ve Mertens'in orta alandaki oyunu ve bu oyunculara Mauro İcardi'nin eşlik ettiğine değinmiştim. Zaman zaman Kerem Aktürkoğlu'nun da katılımıyla İcardi'nin rakip savunma arasına yaptığı koşulardaki pas zamanlaması Galatasaray'ın alışılmış ve çalışılmış anahtar faktörüydü. Bu faktör bana 1990'lı yılların başında üç yıl üst üste şampiyon olan Beşiktaş'ı anımsattı. O günlerde her takım Rıza Çalımbay'ın sağ kenardan taşıdığı ataklara önlem almaya çalışırdı ama Beşiktaş da çoğunlukla o bölgeden geliştirdiği ataklarıyla puanları toplardı. Takımın refahına giden yol Haftalar belki de sezonlar boyu çalışılıp ezberlenen oyunu bir maçta bozmak çok zordur. İcardi'nin attığı gollerin çoğunluğu da defans arasına atılan zamanlaması kusursuz paslar sonucu ayağına ya da kafasına gelen topa tek vuruşlarla geldi. Futbol tahmin edeceğinizden çok değişkeni ve parametresi olan bir işkoludur artık. Bu nedenle her şey kişilere, bireylere bağlanamaz. Ancak o bireylerin oyun içindeki etkinliklerinin toplamı da sonucu ortaya çıkartıyor. Belki doğru akıl yoktur ama eğitimle kazanılmış doğru davranışlar vardır futbolun içinde. İşte bu doğru davranışları oyun içinde çok tekrarlayanlar öne çıkabiliyorlar. Özel oyuncuların doğru davranışları takımın refahına giden yoldaki engellerin aşılmasına neden olabiliyor. İcardi öncesi Galatasaray'ın durumu Kadim Anadolu söylemlerinden birini çoğunuz biliyorsunuz. "Bir mih bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir eri, bir er bir muharebeyi, bir muharebe bir ülkeyi kurtarır." Şampiyonluğa emeği geçmiş herkesin affına sığınarak "Bir İcardi bir şampiyonluğu kurtardı" diyebilirim. Çünkü İcardi gelmeden önce Galatasaray ligde altı maç oynamış sadece yedi gol atmıştı, ligde de beşinci sıradaydı. O günlerde Okan Buruk forvette Kerem Aktürkoğlu ve