Silahlanma yarışı hızlanırken

Silah dünya siyasetinin olmazsa olmazlarından. Devletler kendilerini savunmak, hasmını caydırmak, gereğinde de yaptırım gücünü kullanmak için oldum olası silaha yatırım yapar, silah almak, mümkünse üretmek ister. Silahsızlanma bazen zorla, bazen karşılıklı rızayla sağlansa, bazen belli tipte silahlar yasaklansa da bu döngü temelde değişmez. Değişmesi kimilerine göre sistemin değişmesiyle, kimilerine göre insanlığın yeni bir idrak düzeyine sıçramasıyla mümkündür.Bu da çeşitli nedenlerle olmaz ve belli dönemlerde silahlanmanın hızı artar, kıt kaynaklar yokluğun, açlığın giderilmesine ya da mesela iklim değişikliğinin önlenmesine değil silahların alınmasına harcanır. İşin en kötü tarafı ise yapılan pek çok akademik mahiyetli çalışmada silahlanmayla savaş, yıkım arasında doğrudan bağ kurulması, silahlanmanın tetikleyici unsur sayılmasıdır. Zaten en sıkı yanlıları bile silahlanmanın bir kısır döngü olduğunu, silahlanmayla daha çok silahlanmanın teşvik edildiğini, silahlanan devletin güvenliğini arttıracağına azalttığını kabul eder.Tıpkı şimdi olduğu gibi konuşulur, sakıncaları anlatılır fakat silahlanma yine de sürer gider. Hegemonya tutkusu, jeopolitik rekabet, bölgesel sorunlar silahlanmanın yarış haline dönüşmesine neden olur. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) gibi yıllardır silahlanma harcamalarını takip eden yerler bizi harcamaların arttığı konusunda uyarır ancak konuşlu olduğu ülke dahi Rusya'dan algıladığı tehdit nedeniyle silahlara ayırdığı bütçeyi olağanüstü boyutlarda yükseltir. Avrupa'nın 29 ülkesi yakın bir gelecekte 209 milyar dolarlık bir askeri harcama artışına gideceklerini beyan eder.Bu sıralarda sıkça atıfta bulunduğum Foreign Affairs'e katkıda bulunan Nan Tian, Diego Lopes da Silva ve Alexandra Marksteiner'in yazdığı göre bu yarış yakında iyice ivme kazanacak ve 2022 yılında devletler askeri harcamalarına en az 2.3 trilyon dolar ayıracak. 1999'da dünyada kişi başına 118 dolar olarak hesaplanan askeri harcamalar 2021 yılında 268 dolara çıkmışken, bu yıl daha da artacak, dünyanın GSH'nın yüzde 2,2'den fazlasına tekabül edecek. Yedi yıl içinde de NATO'nun Avrupalı üyeleri askeri harcamalarını söz verdikleri üzere yüzde 25 oranında arttıracak.Artık karşımızda silahlar ve askeri harcamalara için 104 milyar dolar fon ayırmış bir Almanya, savunma bütçesini yüzde 60 arttırmış bir İsveç, elindeki imkanlar ötesinde silahlanmaya çalışan Romanya, Yunanistan ve hatta Polonya benzeri ülkeler var. Rusya ve Çin de boş durmuyor. Ukrayna macerasının Moskova'ya pahalıya mal olduğu, askeri harcamalarının geçtiğimiz yıl GSMH'nın yüzden 4.1'ine denk geldiği biliniyor. Çin de silahlı kuvvetlerini 2049 yılında dünya çapında bir güç haline getirmek için çalışıyor. Japonya ve Avusturalya da Çin'e yetişmek amacıyla yoğun çaba harcıyor.Bir yandan AUKUS kurulurken ve silah satış rekabeti yüzünden Cambera ile Paris'in arası açılırken, diğer yandan da nükleer yakıtlı denizaltılar için Avusturalya 100 milyar dolar kaynak ayırıyor. Japonya İkinci Dünya Savaşının utancını üstünden atıp askeri harcamalarını yüzde 7.3 oranında arttırıyor. İran, Kuzey Kore, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerin harcamalarından söz etmeye gerek yok. Onların ki görece