Binlerce yıl geçmişten gelen taş mektuplar

Teoslular bıraktıkları yazıtlarla 21'inci yüzyıla mesajlar gönderiyor; zamansız hayat dersleri veriyor.Konu arkeoloji olunca iki tip gazeteci var; arkeoloji haberlerini "taş, toprak hikayesi" diye küçümseyenler ve habere "kutsal hazine bulmuş" Indiana Jones gibi yaklaşanlar...Indiana Jones'un arkeoloji bilimi için doğru bir figür olmadığını Milliyet Arkeoloji dergisini çıkardığımız 15 ay boyunca değerli bilim insanlarından öğrendim. Yine de bir kuşağın arkeolojiye ilgi duymasında "Indiana Jones"un da katkısı olduğu kabul edelim.Milliyet Arkeoloji olarak İş Sanat'la birlikte "Kültürel Miras Buluşmaları"nın üçüncüsünü Sığacık'taki Teos Antik Kenti'nde geçen ay gerçekleştirdik.Kazı Başkanı Prof. Dr. Musa Kadıoğlu'nun etkileyici anlatımına teslim olduğumuz etkinlikte, -en parlak olduğu dönemde 65 hektar alana yayılan- İon kentini karış karış gezdik.İonia Bölgesi'nin 12 kentinden biri olan Teos'ta 18'inci yüzyılda Batılıların başlattığı inceleme ve kazılar maalesef 1962'ye kadar yabancıların tekelinde kalmış. Antik kentte kazı, araştırma, koruma ve onarım çalışmalarını 2010'dan bu yana Ankara Üniversitesi DTCF'den Prof. Dr. Kadıoğlu yürütüyor.Bulunan çok sayıda yazıt, 3 bin yıla yayılan kent tarihinin en az 2 bin 500 yıllık dönemine ilişkin birçok bilginin 21'nci yüzyıla kadar ulaşabilmesini sağlamış. Kadıoğlu'nun anlatımına göre o ayrıntılı yazıtlardan birinde MÖ 300'lerde kente saldıran korsanların kaçırdıkları kadın, erkek ve çocuklar karşılığında yüklü miktarda fidye istediği yazıyor. Teos sakinleri, servetlerini -yüzde 10 faizle geri ödenmek üzere- kent yönetimine kredi olarak veriyor ve rehineler bu sayede korsanlardan kurtarılabiliyor.Mimar Hermogenes'in eseri Dionysos Tapınağı'nın kentteki araştırmalarda en çok önem verilen yapı olduğunu kaydeden Kadıoğlu, tiyatro, bouleuterion (meclis), surlar ve liman hakkında da kapsamlı bilgiler verdi. 4.5 metre kalınlığında, 3.7 kilometre uzunluğundaki sur, sayısız düşmanla yüzleşen bu önemli liman kentinin zaman içinde atlatamadığı badirelerin bugüne yadigar bir kanıtı. Zira Hellenistik Dönem' de 65 hektarı koruyan sur, kuşatma üzerine kuşatma ve istilalarla zamanla yalnızca 5 hektarlık bir alanı sarmalayacak şekilde küçüldükçe küçülmüş.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6783295;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6783295;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarmenderes-ozelbinlerce-yil-gecmisten-gelen-tas-mektuplar-6783295' });Bu eşsiz Teos tecrübesini 24 Temmuz'da çıkacak Milliyet Arkeoloji'nin 16'ncı sayısında okuyacaksınız.Milliyet Arkeoloji-İş Sanat Kültürel Miras Buluşmaları turistik bir faaliyet değil. Buluşmalarımızda yelpazenin değişik uçlarından Milliyet muhabir ve yazarları kendi perspektiflerinden arkeolojinin gazeteciliğini yapma çabası veriyor.İşte bu yüzden kazı başkanı gazetenin gurme yazarının "Hocam İzmir'in kokoreçi meşhurdur; bu antik kentte zamanında sokak lezzetlerinin kümelendiği bir 'fast food' köşesi var mıydı" mealindeki sorusuyla yüzleşebiliyor. Ya da ekonomi yazarımız antik kentte finans sektörlerinin izini sürme çabası verirken kültürsanat muhabirimiz Teos'ta sanatçı evinin peşinde koşturabiliyor.Teos ziyaretimizden birkaç gün önce Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü'nün davetiyle, bu Batı Karadeniz kentinde uygarlık temellerinin atıldığı Prusias ad Hypium Antik Kenti'ndeydim. Özlü'nün kazısı için belediyenin tüm imkanlarını seferber ettiği tiyatroyu detaylı şekilde inceledim.Demlenen bilgilerimi Teos'ta paylaşmaya yeltendiğim Musa Hoca demesin mi, "Prusias ad Hypium'un kazı danışmanı benim!" Kazı Başkanı Musa Kadıoğlu, Milliyet Arkeoloji ekibine Teos'ta unutulmaz saatler yaşattı. Teos'ta bulunan her eser, her yapı parçası tek tek 3D taranarak ait olduğu bütüne kavuşması dileğiyle arşivleniyor.Batı Karadeniz'in antik mücevheriBolu'nun bir ilçesiyken depremin ardından, 9 Aralık 1999'da il yapılan Düzce, bu hamleyle idari niteliğini artırsa da varoluşsal anlamda şu cümlede vücut bulan önemli kozlarından birini yitirmişti; "Bolu'ya bağlı olabilir ama Düzceliyim ben..."Düzce on yıllarca belleğimde "ana vatan" Bolu ya da okulumun bulunduğu Ankara güzergahında "yol üzerinde" bir yerleşim olarak yer aldı. Ama Düzcelilerin Bolulu olarak "sınıflandırılmaktan" duydukları rahatsızlığın tanıklarından da biriydim doğrusu...Milliyet Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer -ki kendisi de Düzceli'dir- ve Milliyet Pazar yemek yazarı Zeynep Kakınç'la birlikte Düzce yollarına düştüğümde bu ekip içindeki mevcudiyet nedenimin Prusias ad Hypium olduğunun bilincindeydim. Zeynep Hanım'ın ilgi odağı Düzce Belediyesi bünyesinde kurulan Mutfak Sanatları Merkezi'ydi (MSM) Didem isebizim Düzce'ye olan köprümüzdü...İstanbul'dan