Milletçe ne günah işledik ki...

Ağlatmayın çocukları Martıları korkutmayın Yarın bayram Gönüllerini kırmayın Salıncaklar yerlerinde mutlu Sevdaları taşıyor çınarlar Barışa özlemi var atların Kamçıları kırıp atın Savaşmayın Mutlu yaşasın çocuklar... (Anılardaki Yıllar... Ali Naili Erdem...) Az önce okuduğunuz şiirin yazarı: Cumhuriyet Hükûmetinde Sanayi Bakanı... Cumhuriyet Hükûmetinde Çalışma Bakanı... Cumhuriyet Hükûmetinde ikinci defa Çalışma Bakanı... Cumhuriyet Hükûmetinde Milli Eğitim Bakanı olarak görev Alan Ali Naili Erdem'dir... Hukukçudur... Şairdir... Ve... Yazardır... Millî Eğitim Bakanlığı döneminde: Türk Musikisi Konservatuarını kuran Devlet İnsanıPolitikacıdır... İçinde: Çocuk... Bayram... Gönül... Mutluluk... Sevda... Barış... Özlem kelimeleri geçen şiirin sahibi olan Erdem: Şiirine: "Ağlatmayın" diye başlayıp... "Savaşmayın" diye bitirecek kadar insancıl... Ve: Yüce vicdanlıdır... Bugünkü politikacı devlet adamları ise... Çocukların kafalarına madeni mikrofonla vuran... "Kindar ve dindar nesil" yetiştirmek için politika yapan... Atatürk'ün savaş sahasında yendiği... Ama... Sonrasında dost olduğu Venizelos'un Yunanistan'ını... Yani komşusunu: "Bir gece ansızın gelebiliriz" diye tehdit edecek kadar saldırgan... Kim demişti hatırlamıyorum... Ama... Mealen şöyle idi: "Ülkeleri geliştiren devlet adamları; düne bakıp ders alan ancak, her gün, bir sonraki günü plânlayanlardır...". "Çocukları ağlatmayın..." "Martıları korkutmayın...". "Gönüllerini kırmayın...". "Kamçıları kırıp atın...". "Savaşmayın" diyen devlet adamlarından... "Kindar ve dindar nesil" yetiştirmek için politika yapan... Çocukların kafalarına madeni mikrofonla vuran bir politika ekibinin yönettiği: Türkiye'ye... Allah'ım... Milletçe ne günah işledik ki: Bizi bu günlere... Bu politika zihniyetine: Mahkûm ettin.. Özgürlüğün tadı Hiç kimsenin siyasî ve iktisadî düşüncesine: "Yanlış" demedim... Demem... Çünkü... Fikir sahibinin: Kendi doğrusudur... Kimsenin düşüncesine "yanlış" demediğime göre... Başkalarının da benim düşüncelerime... "Yanlış" demesini: Kabul edemem... Çünkü canlarım... Ekonomi yorumluyorum... Siyaset yorumluyorum... Felsefe yapıyorum... Yaşayan hayatı yazıyorum... Bunların hiçbiri pozitif bilimin konusu değil: Sosyal bilimin konusu... Yani... Bir bakıma... Bir tür: İnanç... İnançların da yanlışı olmaz... Çünkü inanç da tıpkı fikir gibi: Bireyin en temel hak ve özgürlüklerindendir... Sözümün özü canlarım: Dikta heveslileri bıraksın da... Özgürlüğün tadını çıkaralım... Ne utanması!.. Hatay Valisi Rahmi Doğan görevinden istifa etti. Yok canım... Hatalarını kabul ettiği... Ya da: Görevini başaramadığı için değil: Efendim.. Utandığından dolayı mı.. Güldürmeyin beni: Ne utanması!.. Niçin mi.. AKP'den milletvekili aday adayı olacakmış da... Onun için... Belli ki: Dokunulmazlık zırhına bürünmek istiyor... En güzel cevap Cumhur İttifakı'nın yeni ortağı HÜDAPAR'ı gözlerden kaçırmak için çabalayan Saray medyası akademisyenlerinden biri şöyle diyor: "CHP-HDP buluşması bu cumartesi olacakmış. Yani 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Gününde...". Evet... Doğru... Çünkü... "Kemal kazanacağına keşke Yunan kazansaydı" diyen hainlere verilecek en güzel cevap... Bu buluşma olacak... Ey akılsız!.. İmam İhsan Şenocak'ın komik olduğu kadar İslâm'ın özüne de aykırı iddiasına Filozof Sadık Usta ise şunları söyleyerek itiraz etti: "Şimdi ben bu vatandaşların samimi inançlı olduklarına zerre kanaat getirmediğimi, bunların dini bir araç olarak kullandıklarını söylediğimde, küfürden başka bir şey bilmeyen