Erdoğan'ın elinde ne var ki

"Kadınlar dayak yiyorlarsa şükretsinler...". Bu aptalca ve ilkel açıklamanın sahibi: Sosyal Doku Vakfı Başkanı ve İlahiyatçı Nurettin Yıldız idi... Erdoğan, bu çağdışı ve aptalca açıklamaya çok öfkelenmiş... 9 Mart 2018'de şöyle demişti: "İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilemecek kadar da aciz bunlar. İslam'ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam'ı 14 -15 asır önceki hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız. Onun için de bugün İslam'ın uygulanması yer, zaman ölçüsüyle değişiyor. Şimdi birçok hoca efendi beni tefe koyup çalacak o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın...". Canlarım... O tartışmanın üzerinden beş yıl geçtikten sonra bambaşka... Ve... Gericilikte dibe vurmuş... O gün azarladığı gerici ilahiyatçıyla aynı çizgide buluşmuş bir Erdoğan'la karşı karşıyayız... Daha da kötüsü... Erdoğan, Yıldız'ı o gün... Taze(!) ortağı Bahçeli'nin uyarması üzerine azarlamıştı... Çünkü... Bahçeli'yi yakınına alması tavsiyesi bizzat: "İyi Saatte Olsunlar" tarafından verilmişti... Neden.. Kendilerini halen Devlet'in sahibi gibi gören bu etkin çevreler Bahçeli'yi: AKP ile Kürt Siyasi Hareketi arasına mesafe koyması... Şeriat devleti yanlılarıyla Erdoğan'ın yakınlaşmalarını engelleyerek de ... Laik devleti koruması için: Görevlendirmişlerdi... 15 Temmuz 2016'dan beri Erdoğan'ın koltuğu altında siyaset yapmakla görevlendirilen Devlet Bahçeli bugün... Kadınların eşleri tarafından dövülebileceğini kabul eden... "Kocam beni dövdü" diye yargıya giden kadının beyanına inanılmaması için... Kanun düzenlenmesi öneren: HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi ile kol kola yürümeyi kabul etti... İYİ Parti'den devşirilen oylarla 10'u bile aşması sağlanarak: Meclis'in dördüncü büyük partisi haline getirildi... Demek ki: Kendilerini halen: Devlet'in sahibi gibi gören bu etkin "İyi Saatte Olsunlar" çevresi... Kürt Siyasi Hareketini... Şeriat devleti yanlılarından daha tehlikeli görüyorlar... Anlaşılan o ki: Laik sistemi koruması ve... Erdoğan'ın Kürt Siyasi Hareketi'yle yakınlaşmasını engellemesi için Erdoğan'ın yanında: "Yakın Savaş Ustası" olarak görevlendirilen Bahçeli, bu defa: Demokratik laik hukuk devletinin yıkılması görevini üstlenen: Çağdışı Siyasal İslâmcı iktidar zihniyetine payanda olma vazifesini kabullendi... Seçmenlere hakaret 2002 seçimlerine gidiyorduk ve DYP Genel Başkan danışmanıydım... Cem Uzan henüz Genç Parti'yi kurmamıştı... Tansu Hanım'la aramızda şu diyalog geçti: "Sayın başbakanım, Cem Uzan'ı partiye alıp İstanbul 2. Bölge birinci sıradan aday gösterelim. Genç, varlıklı, medya sahibi yakışıklı...". "Daha önce kendisini yokladık ama dışişleri bakanlığını istedi...". Tansu Hanım'ın bu açıklaması üzerine: "Verin efendim verin" dedim ve kahkahayı patlatıp devam ettim: "Böylece barajı geçer iktidar ortağı bile oluruz...". Tansu Hanım "baraj" kelimesine çok öfkelendi... Ama... Az biraz deli olduğumu bildiği için: Üzerime gelmedi... Seçimlerde DYP barajın altında kaldı... AKP 21 yıldır iktidarda... Cem Uzan'ı aday gösterseydik... DYP barajı aşacaktı... Cem Uzan Dışişleri bakanı yapılmayacaktı... Ama... DYP milletvekili olarak Meclise girecekti... En önemlisi... Erdoğan başbakan olamayacaktı... Türkiye bugün geldiği uçurumun kenarına gelmeyecek... Kişi başına milli gelir en az 25 bin doları... İhracat 500 milyar doları bulacak... Enflasyon "tek haneli" rakamlarda olacaktı... Daha önce anlattığım bu anımı neden hatırlattığımı da söyleyeyim... HDP'li Erol Katırcıoğlu: "Şimdi öğrendim beyefendi (Ümit Özdağ) bir de kayyım yetkisi istiyormuş" dedikten sonra görüşünü açıklamış: "Kusura bakmayın ama böyle bir ittifakın adayına oy vermemiz mümkün değil... Aklınızı başınıza alın. Böyle çapsız adamlarla anlaşmaya çalışmak Kılıçdaroğlu'nu çapsız kılar..." Erol Bey'inki: Tam da Tansu Çiller kafası... Ehemi bırakmış... Mühimin peşinden koşuyor... Milletvekili bile olmayan Ümit Özdağ'ın... Meclis'te 62 milletvekili ile temsil olunacak olan YSP'den daha etkili olacağını düşünmek... YSP grubuna da... O mücadeleci gruba oy veren