Memduh Bayraktaroğlu

Korkusuz

Harabeye dönüştü...

Eğer bir siyasi iktidara ya da siyasi parti yönetimine tavsiyelerde bulunacaksam... Ve... Cümlelerim: "...malı...meli" ile bitiyorsa... Biliniz ki bu: Uyarılarımın yerine getirilmesini bir: "Zorunluluk" olarak görmemdendir... Yok eğer... "...ebilir...abilir" diye bitiriyorsam: "Gücünüzü bilmiyorum... Eğer fiziki, iktisadi, siyasi gücünüz yetiyorsa

Kur'an kursu imamı kadar bile değeri olmayan doktorlarımız...

Doktorlar bizim sağlığımız için çalışan "en kutsal ordu..." Yani... Birkaç metre kare toprak parçası için insanların birbirlerini öldürmeleri emrini veren siyasetçilerden de... Onların emriyle dünyayı ateşe veren generallerden de daha kutsal insanlar... Gelişmiş ülkelerin halkları doktorlara: Generallerden çok daha fazla değer verirken... Bu ülked

Şarlo'nun kara mizahı...

Yıl 1940... İkinci Dünya Savaşı'nın ilk yılı doluyor... Dünya bugün nasıl Putin'den nefret ediyorsa... o gün de: Hitler'den öyle nefret ediyor... İşte o günlerde... Dünya sinema sanatının en muhteşem politik mizah sanatçısı Charlie Chaplin bir senaryo yazıyor... Senaryoyu yönetiyor... Ve... Filmin iki ana karakterini oynuyor... Biri: Hayali bir ü

İzninizle...

Yazarımız bugünkü yazısını yazamamıştır.

Anlatabilme sanatı...

Uzun yıllar görüşmeyen Hüsmen'le Ramiz yolda karşılaşırlar... Önce: "N'abıyın.. Sen n'abıyın" faslı... Ve tabii eş zamanlı: Sarılırlar... Öpüşürler... Koklaşırlar... Sonra da bir parka geçip otururlar... Çaylar söylenir... Hüsmen, çayının şekerini karıştırırken sorar: "Aretlik be senin güzel bi kızın vardı, isterdim bizim kızana veresin onu ama kıs

Üç yazıda yıkıcı finans modeli (1)...

Mahallede iki bakkal... Biri: Dürüst ve temiz ahlâklı... Diğerinin ise: Her tarafı oynuyor... Mahalleli birinci Bakkal'a gidiyor ve: 3 aylığına, dövize endeksli borç vermeyi teklif ediyor... Bu arada... Tespit ettikleri bazı ürünleri ise... Vade sonunda satın alacaklarını... Ama... Daha o günden fiyatın sabitlenmesini istiyor... Birinci Bakkal: "

Bugünkü doğrular dünkü yanlışları silmez ama...

Son birkaç haftadır, Erdoğan'ın dış politikadaki yaklaşımını takdir ediyorum... Elbette bugüne kadar yaptığı yanlışlıkları unutacak değilim... Tabii ki: Ülkeyi dış politikadan başlayarak... Ekonomide... Eğitimde... Kültürde... Sanatta... Ve hatta: Sporda yaşattığı felâketleri: Görmezden gelecek değilim... Ancak... (Bana göre) Bugünkü doğrularını..

Atatürk ve İnönü'ye iftira...

Benim: Temiz ahlâklı, geleceğin güvencesi olan gençlerim... "Emine Şenlikoğlu" adını belki de hiç duymadınız... Ben hatırlatayım... Bu kadın Türkiye'de: Dinci bölünmenin yaratıcısıdır... Bu kadın Türkiye'de: Atatürk ve İnönü merhumlardan nefret edilmesi için: İsyana kalkışan bir mücrimdir (Kriminal...). Ve bu kadın... İki gün önce bir "dinci" ka

Meğer Cumhurbaşkanına hakaret etmişim...

Yanda gördüğünüz fotoğrafta, Putin ve Erdoğan, "siyasi balayı" günlerinde: Dondurma yalıyorlar... Ve ben... Bu dondurma yalama sahnesini... Videomda anlatmışmışım... Anlatırken de... "Erdoğan dondurmayı yalayarak yedi" demişmişim... Ve sıkı durun lütfen... "Erdoğan dondurmayı yalayarak yedi" diyerek de: Cumhurbaşkanı'na hakaret etmişim... İnanmaya

Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlak yozlaştırır...

Yazımın başlığı bana ait değil... Ünlü İngiliz-Fransız melezi (Doğum Napoliİtalya) siyaset bilimci ve hatta filozof Lord Acton tarafından: yüzyılda söylendi... Aslında: "İktidar suiistimale yatkındır. Mutlak iktidar ise gücünü suiistimal etmeden duramaz" dediği söylenir... Ama... Dünya o sözü; yazımın başlığındaki gibi bilir... Lord Acton İktidar