Ahirette en büyük pişmanlıklardan biri

Peygamber Efendimiz (asm), bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: "Kıyamet gününde en çok pişman olacak insanlardan bir kısmı, dünyada iken ilim öğrenme imkânına sahip olduğu halde öğrenmeyenlerdir." (1)İnsanın; diğer yaratılanlardan farklı ve üstün kılan en önemli özelliği, öğrenmesi ve bilgi edinmesidir. İnsan; nereden gelip nereye gittiğini, kendi varlığını, içinde yaşadığı hayatın anlamını, uzayı, evreni, merak ettiği her şeyi bu özelliği sayesinde öğrenir. Bunları merak edip öğrenmesi de, insana her şeyi ve kendisini de yaratan bir Yaratıcı olduğunu ispat eder. Böylece insan Rabbini tanır. Bediüzzaman Hazretleri, insanın fıtrî vazifesini: "taallümle tekemmüldür, dua ile ubudiyettir" diye veciz ve net bir şekilde ifade ve ispat eder. Yani insandan beklenen; ilim öğrenerek, eğitim alarak ilerleme göstermesi, böylece insan olması ve kulluk vazifesinde kemal noktaya doğru gelişmesidir. İnsanın bu şekilde vazifeli olduğunu Bediüzzaman Hazretleri, hayvanın ve insanın dünyaya geliş şartlarını örnek göstererek ispat eder. Hayvan dünyaya gelir gelmez, bir-iki saatte ya da birkaç günde dünya şartlarına uyum sağlar ve hiçbir eğitim almadan, adeta başka bir âlemde ders alıp gelmiş gibi kolaylıkla hayatına devam eder. Ama insan öyle değildir. Karnını doyurmaktan acizdir. Ayağa kalkıp yürümesi bir yılını alır. Kendi rızkını kendi kazanacak olgunluğa, beceri ve kabiliyete ulaşması 20-30 yılı bulur. İnsanın bu durumu gösteriyor ki, sadece bu dünya için yaratılmamıştır. Tek vazifesi burada yemek, içmek, uyumak, gezmek değildir. Yani hayvan gibi olamaz. İnsan ebedî bir hayat için yaratılmış ve ona göre programlanmıştır. Kısacası insan sürekli öğrenmeye talip olacak, bunun yanında elinin her şeye yetmediğini ve acizliğini bilerek Rabbine el açıp dua edecek, kul olduğunun farkında olacaktır. Dünya ahiretin bir tarlası olduğuna göre, insan olma potansiyelimizi açığa çıkarmak için burası bir talimgah yeridir. Nasıl, toprak altında çeşitli kimyevî muamelelere maruz kalan çekirdek sonunda toprağın üstüne çıkıyorsa; insan da bu dünyada ilim ile kendini geliştirebildiği ölçüde ahiret sabahına uyanır. Kabir sorularına ona göre cevap verir. Risale-i Nur'da geçen örneklerden, Arapça gramer ilmi ile meşgulken vefat eden talebeleri düşünelim. Meleklerin: "Rabbin kimdir"