Öğle rakıları

Akşamcılar vakti kerahat'i sabırla beklerler. Bilirler ki sabrın sonunda küçük lezzetlerle donanmış bir masa ve bir kaç kadeh rakı onları bekliyor olacak.Vakti Kerahat, güneşin batmasına bir mızrak boyu mesafe kaldığı andır. Bütün renkler bu saatlerde güneşi uğurlamak için gök yüzüne üşüşürler.Bu zaman, tüm dünyada insanların en mutlu oldukları zamandır. Bir kaç yudumdan sonra tüm dertler unutulur, yaşam gökyüzündeki renklerle boyanır. Yani toz pembe olur.Akşamcılar arada bir öğle kaçamağı da yaparlar. Bunun adı "Öğle Rakısı"dır. Veya yaşamın ara gazı.Yazar-şair Mehmet Kemal, öğle rakıları için kitap ve şiir yazmıştır.Beni öğle rakısıyla tanıştıran da Mehmet Kemal'dir.O kocaman bir şair, ben gencecik bir gazeteciyken. Rahmetli bir iki kadehten sonra şiirini ezberden okurdu:"Bilir misiniz efendim öğle rakılarıYani resimlere benzer gündüz gözüyle"Benim zamanımda öğle rakısı, gazeteciler, yazarlar, şairler içindi. Ama kaçaklar da olmaz değildi: Avukatlar, matbaacılar, en önemlisi de sevdalılar.Refik Durbaş, Necatigil, Dağlarca, Cumalı... En güzel dizelerini öğle rakısını yudumlarken yazmışlardır hep.Ahmet Rasim, Sait Faik, Orhan Veli, Can Yücel, Fethi Naci, Oktay Akbal, Aydın Emeç, Altı punto Çetin, Hayalet Oğuz, Oktay Akbal, Hilmi Yavuz, Mücap Ofluoğlu, Matbaacı Ferit, Arif Keskiner, Mustafa Alabora ve adını hatırlayamadığım onlarcası...Öğle rakılarının simge isimleriydi.Ben akşam rakılarında manzara pek aramam. Zaten meyhaneler manzaralı olmaz, sohbetli olur.Ama öğle rakısında manzara önemlidir. Çünkü öğle rakısına mezeden çok hayaller eşlik eder. Tabii bir de nihavent fasıl.Boğaz