Türk romancılığının dehası Yaşar Kemal

Çok zengin ve tarihi birikimi olan Anadolu'da halk kültürünün gün gün önemini yitirmesi, millî kültürün yerini tarihî kökleri zayıflamış bir teknoloji kültürünün alması, her yaştaki insanımızın akıllı telefon bağımlısına dönüşmüş olması ülkemizde büyük bir kültür erozyonu yaratmıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki yazarlar, genellikle topluma eğilmişler, birtakım gerçekleri aktarmak istemişlerdir. Aralarında, sorunlara çözüm getirmeye çalışanlar ya da eleştirenler olmakla birlikte, gerçekçilik, daha çok gördüklerini, gözlemlediklerini yansıtmak, sergilemek çizgisinde olup Cumhuriyet dönemi romancılarından büyük oranda halk kültürüne dayalı eserler veren Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Sabahattin Ali, Cevat Şakir, Kemal Bilbaşar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necati Cumalı, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Kemal Tahir ve Talip Apaydın'ın romanlarını bu kültür erozyonunda kaç kişi okuyor acaba. 1969'da Yaşar Kemal, Fakir Baykurt'la Trabzon'a gelmişlerdi. Sınıf arkadaşım Nuri Aksakal köylerinde öğretmenlik yaptığı için asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt'u yakından tanıyordu. Biz de Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü'nde son sınıfta okuyor, hocamız rahmetli Rasim Şimşek başkanlığında KIYI Kültür Sanat Dergisini çıkarıyor, dergide şiir ve yazılarımızı yayımlıyorduk. Yaşar Kemal ve Fakir Baykurt'un katılacağı bir etkinlikten söz edip beni ve bir iki arkadaşımı da götüren Nuri, beni Fakir Baykurt'la tanıştırdı. Bu arada da Mehmet, güzel şiirler yazar dedi. KIYI dergisinden söz etti ve ben de yanımda olan bir dergiyle Vietnam'la ilgili bir şiirimi verdim. Bu arada da Yaşar Kemal'le tanıştık. Yaşar Kemal dergiye baktı ve benim: Ö Z G Ü R L Ü K Vietnam'da her kurşun bir adam demektir Güçlüler tüketiyor güçsüzleri Dünyanın çok yeri Vietnam Çok avuçlar kan şimdi Ayaklarda pranga ellerde zincir Özgürlük için ölüyor insanlar Yirminci yüzyılın mutlu dünyasında Her kurşun özgürlük için Evrensel bildiri yayımlanır beride Acunda barış korunsun istenir Uçaklar gönderiler Vietnam'a Her kurşuna bir can verilir Vietnamlı özgürlüğü rüyada görür biçimindeki şiirime bir göz atıp yayımlayalım mı dedi çok sevinirim dedim. Dergi ve şiir onlarda kaldı. Şiir MAY Sanat dergisinde yayımlandı. O gece Atila Aşut rahmetli Şemsi Belli'nin ANAYASSO şiirini okumuş ve ayakta alkışlanmıştı. Şairini bilmiyorum dediği için de ertesi gün Milliyet gazetesinde şairini arayan şiir başlığı ile haber olmuştu. Aradan yıllar geçti. Tarla adlı kültür sanat dergisinde sürekli yazdığım değerli dostum Tahir Kutsi Makal'ın İstanbul'daki evinde idim. Pera Palas'ta düzenlenen bir şiir etkinliğine gidecektik. Aynı sitede oturduğunu söylediği Yaşar Kemal'e uğraması gerekiyormuş, uğrayalım öyle gidelim dedi. Ben de tanıyorum ama hatırlar mı bilmem dedim ve gittik. Yaşar Kemal içeri aldı. Bir şeyler konuştular sonra bana dönüp hiç yabancı gelmiyorsun. Tanışıyor muyuz dediğinde Trabzon'a Fakir Baykurt'la geldiğinizde tanışmıştık ve bir şiirimi alıp yayımlatmıştınız dediğimde hatırlamıştı. Sonraki yıllarda bazı toplantılarda karşılaştık. Ankara'da Görünüm adlı şiir kitabımı verdiğimde bir göz atıp 'Binlerden Bir Betim' adlı şiirimin 'Ana yatalak baba hasta Ne giydirsin altı çocuğa Köşker Mustafa' dizelerini okuyup bu işi iyi biliyorum, ama Tahir Kutsi Makal'ın Tarla ve İbrahim Aslanoğlu'nun Türk Folklorundaki yazılarını da gördüm. Folklorla ilgini kesme demişti. Ben de şiir ve halk bilimini yan yana götürmeye çalıştım. Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal, 6 Ekim 1923'te Osmaniye'nin Hamite adlı köyünde doğmuş, 'Seyhan' adlı ilk şiirini Görüşler adlı bir dergide yayımlamış, 1940-1941 yılları arasında Çukurova ve Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan "Ağıtlar", 1943'te Adana Halkevi tarafından basıldıktan sonra adını duyurmaya başlamıştır. O yıllarda Adana'da çıkan Çığ dergisi çevresinde Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç, Güzin Dino gibi ünlü isimlerle tanışması, özellikle, ressam olan Abidin Dino'nun ağabeyi Arif Dino ile kurduğu yakınlık, onun düşün ve yazın dünyasının gelişimini önemli ölçüde etkilemiştir. İlk hikâyesi olan "Pis Hikâye"yi 1946'da, "Bebek" ve "Dükkâncı" hikâyelerini 1948'de yazan Yaşar Kemal, asıl adı olan Kemal Sadık Gökçeli adı ile yazılarını yayımlarken, Yaşar Kemal adını ilk olarak Cumhuriyet gazetesine girince kullanmış ve 1951-1963 arasında bu gazetede