Nasreddin Hoca fıkralarında söz varlığı

Bütün Türk dünyasında ortak değer olan Nasreddin Hoca, kendine özgü bir eda ile gönülleri ışıtan, iyilik tohumlarını yeşerten, gülerken insanı düşündüren, gönüllere yer eden kimliğiyle, döneminin dilini en iyi kullanan ilginç bir yol göstericidir. Burhaniye yazmasından Fikret Türkmen'in "Nasreddin Hoca Latifelerinin Şerhi" adlı eserini esas alıp, Nasreddin Hoca Fıkralarında Söz Varlığı üzerinde durduk. Bilindiği gibi Türkçenin söz varlığı içinde Nasreddin Hoca'nın önemli bir yeri vardır. Onun anlattığı birçok fıkra iyice kısalarak deyimleşmiştir. Fıkralarda yer alan özlü sözler de bugün birer atasözü gibi halkın dilinde yaşamaktadır. Fıkralardaki deyim ve atasözleri ile Hoca'ya mal edilen sözlerden bazıları Acemi bülbül bu kadar öter. Ağız torba değil ki büzesin. Bindiğin dalı kesme. Buyurun cenaze namazına. Damdan düşen halden anlar. Dostlar alışverişte görsün. Geç yiğidim geç. İpe un sermek. Kabak tadı vermek. Kazın ayağı. Kuşa benzemek. Parayı veren düdüğü çalar. Tavşanın suyunun suyu. Ye kürküm ye. Yorgan gitti, kavga bitti... biçimindedir. Hoca'nın bazı fıkralarında asıl etkiyi yapan bitiş cümlesinin fıkradan koparak bir atasözü ya da deyim halinde yaşadığı görülmektedir. Latife: "Bir gün Hoca yumurtanın tokuzun alub onun bir akçeye diğer mekanda satar. 'Hoca niçün tokuzun alub onun satarsın' dediklerinde Hoca, 'Ziyade faidedendir, dostlar alışverişte görsün." demiş. Dostlar alışverişte görsün: Amaç iş yapmak değil, yapıyor görünmek olan kişiler için kullanılan bir deyim haline gelmiştir. Latife: Bir gün Hoca hanesinde otururken kapunun önünde bir gavga işitdi. Karıya, "Kalk şu mumu yak, şunları göreyim" dedi. Karısı, "Otur âdem" dedi ise de dinlemeyüb yorganı arkasına alup çıkar. Bir âdem gelüp yorganı alup kaçar. Hoca ditreyerek içeri gelince, karısı kavganın aslını sorar. "Kavga bizim yorgan için imiş, yorgan gitdi, kavga bitti" demiş. Hoca'nın 'Yorgan gitti kavga bitti' ifadesi çeşitli nedenlerle söylenilen yaygın bir deyim biçimine girmiştir. Dikkat edilirse, 'Kör döğüşü', 'Bindiğin dalı kesme', 'El, elin eşeğini türkü çağıra çağıra arar' gibi pek çok deyim, özdeyiş ve atasözünün Nasreddin Hoca fıkralarından geldiği görülür. Nasreddin Hoca fıkralarında söz varlığının önemli bir bölümünü deyimler oluşturur. Bazı deyimlerin fıkralardan doğmuş olabileceği, bazı deyimlerin de fıkralaştığı hissi uyanmaktadır. Her iki koşulda da Hoca'nın Türk diline katkısının büyüklüğü ortadadır. Nasreddin Hoca fıkralarındaki söz öbeklerinin kimisi kurallı bir cümle gibi gözükürken, kimisi de acemi çaylak, göz hakkı gibi söz öbeği biçiminde görülmektedir. Kimileri de birden çok çekimli eylemle oluşan geç yiğidim geç gibi kullanılmıştır. Nasreddin Hoca bir anlatıcıdır. Halkın söylemek ya da dinlemek istediği Hoca'nın dilinden söyletilmiştir. Hoca'nın dili yazmayı derleyerek sonradan kaleme alanların yaşadıkları zamanın dil özelliklerinin ve söz varlıklarının öne çıktığı dildir. Latife: "Bir gün Hoca ağaca çıkup, oturduğu dalı kesmeye başlar. Aşağıda bir herif geçerken, 'Bre âdem neylersin şimdi düşersin' dedikte, buna Hoca hiç cevap vermez. Dal kesildiği gibi düşer, andan kalkup seğirdüp ol kimseye 'Bre âdem sen benim düşeceğimi bildin, öleceğimi de bilirsin' deyip yakasına sarılır." "Bindiği dalı kesmek" deyiminin oluşumu bu fıkraya bağlanmaktadır. Fıkralarda yerli yerinde kullanılmış söz varlıkları ile bugün unutulan ya da kullanılmayan geleneksel kültürümüze bağlı, 'çarık', 'sarık', 'heybe', 'ibrik', 'kandi'l, 'testi', 'semer', 'körük', gibi sözcüklerin canlılığının korunmasına ve dil bilincine sahip çıkılmasına önemli ölçüde hizmet etmektedir. Hiç bir yazmada bulunmayan, fıkralara bir şekilde girmiş tost, tren, kamyon, gazete gibi Nasreddin Hoca döneminde bilinmeyen sözcüklere yer veren fıkralarınsa ya sonradan uydurulan ve Nasreddin Hoca'ya bağlanan fıkralar ya da güncellenmesi adına tahrip edilmiş fıkralar olduğunun işaretidir. Nasreddin Hoca'nın söz varlıkları Türk düşüncesinin, insan anlayışının en iyi biçimde kullanımıdır. Bu kullanım gelenekten ödün verilmeden her kalem erbabınca çağın dil ve anlayışına göre biçimlenmiştir. Nasreddin Hoca'da söz varlığı ifadesi yerine falan yazmada Nasreddin Hoca söz varlığı ifadesi daha tutarlı bir davranış olacaktır. Bizce, üzerinde bu kadar geniş çalışmalar yapılan Nasreddin Hoca fıkralarının sadece güldürme amacıyla söylendiğini kabul etmek yanlıştır. Bunların çoğu çok önemli mesajlar içermektedir. Bunlardan "Ye kürküm ye" fıkrasındaki dış görünüşe önem verilmenin doğru olmadığı mesajı açıkça verilirken, Hoca'nın su içmek için tıpasını çıkardığı çeşmenin üstünü ıslatmasını anlatan fıkrada verilen, masum bir sebeple kendisine yaklaşanları hışım ve öfke ile paylayan, dilini tutmasını bilmeyen öfkeli insanların toplumda sevilmeyip, dışlandığını ifade eden mesaj gizlidir. Yorum, okuyan ya da dinleyenin