Shazam 20 yaşında

70'lerin sonlarında bir hafta sonu, karışık bir kaset yaptırmak için Bakırköy'de, meşhur Sinema 74'ün alt katındaki plakçıya gitmiştik. Daha doğrusu, ısrar kıyamet sürüklemiştim babamı. Ben şarkıları belirleyeceğim, o da parasını verecek. Birkaç gün sonra içinde en sevdiğim şarkılarla dolu kasetimi teslim alacağım."Pasajın alt katındaki dükkânlar" konseptini bilen bilir. Yüncüler, tuhafiyeciler, deterjan ıvır zıvır satan dükkânlar, don-atlet-fanilacılar ve plakçı. Pasajların üst katları pahalı olduğundan oraları butikler, ayakkabı mağazaları, kuyumcular tutar. Plakçılar alt katta olur. Burası da altta, dipte köşede bir yerdi. Her yanda analog göstergeler, amfilerden yayılan ışıklar, posterler, müzik dergileri. Tam teşekküllü bir müzik tedavi merkezi. Kaset çekim, plak satış yeri. Eski ve yeni müzikleri soruşturabileceğiniz bir tür bilgi merkezi aynı zamanda.Şarkıların çoğunun adını (radyo anonslarından duyduğum kadarıyla) biliyordum ama bilmediklerim de vardı. Adamı delirttiğimi hatırlıyorum. "Sanatçı kim" "Bilmiyorum". "Şarkının adı" "Bilmiyorum". "Nerde duydun" "Radyoda". Nasıl bir şeydi Resmen şarkıyı mırıldanıyordum ya da içinde şöyle gitarlar vardı falan diyerek tarif ediyordum. Adamcağız hit şarkılar arasından tarife göre bir şey bulup, "Bu muydu" diye en az yarım saat uğraşmıştı. Dinlettiklerini bilmiyordum ama iyi şeyler çıkmıştı aradan. Hesapta olmayan şarkıları da listeye almıştık. Sonunda babam pasajın üst katındaki alışverişinden henüz dönmeden bulduk: "Oops! Upside Your Head" The Gap Band. Radyoda duyup anonsunu kaçırdığım şarkılardan. Hem anonsu kaçırmıştım hem de kaydedememiştim. Radyodan kayıt yapmaya bayılırdım. Boş kaset hazır beklerdi. İyi bir şey çıkınca rec tuşuyla play'e birlikte basar kayda alırdım. Böyle doldurduğum kasetler kim bilir nerdeler şu anda2002'de "Bu çalan neydi" sorusuna yanıt olarak hayatımıza girmişti Shazam. Daha iyi, daha pratik bir şey olamazdı. Şarkıları cep telefonumuzdaki bir uygulama sayesinde tanıyabilecektik. Çalan şarkının ne olduğunu anlamak için dedektif gibi araştırmalar yapmamız, anlattığım hikâyede olduğu gibi plakçıları ya da babamızı delirtmemiz artık gerekmeyecekti. Hayat boyu devam etmiş "bu neydi" eziyeti bitiyordu. Şimdi tek hareketle müziği tanıyabilecektik.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6815658;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6815658;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola