Hibrit çalışma düzeninden ne öğrendik

BBC yorumcusu canlı yayındayken arkadaki kapı açılıyor, içeri çocuklar giriyor. Adam utanıp sıkılıyor, durumu kontrol altına almaya çalışıyor ancak sonra koyveriyor ve kahkahalar geliyor. Bu görüntüyü hatırlıyoruz değil mi Büyük haber olmuştu, 2017 yılıydı. Bundan beş, Kovid salgınından üç yıl sonra bugün bu artık haber dahi olamaz. Çünkü hayatımız buna dönüştü.Üç yıl önce şu zamanlarda "Uzaklarda bir yerlerde (Çin) birileri fena halde grip oluyormuş" haberleri gelmeye başlamıştı. Bu haberlerden bir ay sonra iş yerleri geçici olarak kapandı. Ardından, bu durumun pek geçici olmadığı anlaşıldı. Bir de tabii Çin'in artık uzak olmadığı.Bir iki hafta işe gidilmeyecekmiş diye başlayan maceranın ilerleyen aşamalarında bazılarımızın işe hiç dönmeyeceğini fark ettik. Dönsek de hiçbir şey aynı olmayacaktı. Başlardaki şok ve evde ekmek pişirme çılgınlığı gibi erken tepkileri atlatınca nelerin değiştiğini daha iyi anlayabildik. "Yol parası vermeyeceğiz, ne güzel" diye sevinenler, bir süre sonra yüklü elektrik ve ısınma faturalarıyla karşı karşıya kaldılar. Çocuklu aileler okulların da kapalı olmasıyla büyük bir var olma savaşının içinde buldular kendilerini.Sırf ofise gidilmiyor diye evde boş durmayalım temalı (ve başka hiçbir anlamı olmayan) toplantı dizilerine maruz kalındı. Zoom diye bir şey hayatımıza girdi. Ekranda konuşan kafalar görmekten gerçek hayatta biriyle karşılaşınca ne yaptığımızı unuttuk. Kovid sonrası, sokakta kimi elini uzattı, kimi sarılmaya çalıştı, kimi elini kolunu sakladı. İçinden çıkılamayan ve hâlâ da tam çözülemeyen Kovid sonrası görgü kuralları kafa karıştırmaya devam ediyor. Kimi yumruk uzatıyor, kimi uzaktan garip garip el sallıyor. Japon gibi öne doğru eğilenler de var.Kovid'in üçüncü yıl dönümünde artık bambaşka bir çalışma dünyası var. Hibrit, yani haftada iki üç gün ofise gitmeli çalışma düzeni, özellikle belli işlerde neredeyse norm halini aldı. İnsanlar pahalı iş gezileri yapıp, dünyanın bir ucunda otellerin konferans salonlarına doluşmadan da işleri yürütebileceklerini fark ettiler. Bu bütçelerini çalışanlarının hayat kalitesini yükseltmeye harcamayı düşünmeye başladılar. Ama bu konuda hâlâ çok yavaşlar ve çok az örnek var. Devamlı kâr açıklayan şirketlerin çalışanlarının yeni düzenine uygun bir ücret yapısı oluşturması lazım.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6916754;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6916754;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a',