Tilkilerin türküleri

Herkesin kendisine göre bir hikâyesi var...Ve gittiği yol...Hikâyenin sadece tarihi gerçek, gerisi yalanlardan ibaret...Eşkıyalarını türkülerle kahramanlaştıranlar ile kutsallaştırılan birilerini şeyh kılığına sokup pazarlamaya çalışanların alışkanlığı bitmedikçe bir şeyler düzelmeyecek...Bin yıldan beri düzelmeyişimizin tek nedeni budur...Empati yapmayan adil olamaz...Kimse yapmıyor...Ve yapmaktan da kaçıyor...YouTube'da 'İnsanlık Okulu'nda güya toplumsal yaralara değiniyor Sırrı Süreyya Önder... Üç dönem HDP milletvekilliği yapan Önder'in söylediklerini dinleyince aklımıza bir fıkra geliyor...Tilkiye iki kere ikinin kaç ettiğini sormuşlar... O da "Alırken mi, satarken mi" demiş ya...Aynı bakış açısıyla soruları cevaplayan ve sadece hikâyelerinin sonuç kısımlarını anlatan Önder'in değerlendirmelerindeki çarpıklığa şahit oldukça, bir daha anlıyoruz ki kimse gerçeklerin peşinde değil...Herkes kendi uydurduğu veya yazdığı bir hikâyenin ya kahramanı ya da şeyhi olmaya çalışıyor...Kırk yıllık terör örgütü PKK'dan, kanlı eylemlerinden, Kandil Dağları'ndaki eşkıyalardan, silahların nereden ve hangi ülkeden alındığından ve örgütü kimlerin beslediğinden hiç söz etmiyor...Yakılıp yıkılanlardan...Şehit edilen Mehmetçiklerden...Uyuşturucu ve insan kaçakçılığı yaptıklarından...Avrupa dahil birçok ülkede kara parayı nasıl akladıklarından da...Anadolu'da görev yapan polis, hâkim ve öğretmenlerin neden şehit edildiklerini anlatmayan Sırrı Süreyya Önder, kendi türkülerini söylüyor...Lakin, kargalar bile gülüyor...Yoksulluktan