Yazmak

Yazmak yazmamaktan iyidir. Çünkü bir Müslüman olarak "Emr-i bil ma'ruf; nehy-i anil münker!" Yani, iyiliği öğütleme; kötülüğü de uygun bir dille önlemeye çalışma emriyle sorumluyuz. Ayrıca bir insan olarak, bir aydın olarak yanlışları emme basma tulumba gibi kafa sallayarak onaylamaktansa; yanlışları kuralına uygun olarak; yani "zülf-i yare" dokunmadan, kimseyi incitmeden, kimsenin kalbini kırmadan, "baltayı taşa vurmadan" anlatmak gerekir. Toplumsal yaşayışımızın sonucu olarak birbirimizin yanlışını hatırlatıp düzeltme yoluna gitmezsek bu bize pahalıya mal olur ve ileride istesek de önünü alamayız toplumsal zararın! İyisi mi "yol yakınken" davranıp yanlışın önüne geçmeliyiz. Yoksa bir bakmışız ki "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş!" ve biz de durup elimizi çenemize koymuş hayret ve şaşkınlıkla arkasından bakakalmışız!

Toplumuzun ekonomik olarak zor günler yaşadığı herkesin bilgisindedir. Toplumun bir kesimi süper lüks yaşamakta, bulutlar üzerinde yüzmekte; bir kesimi yoksulluk sınırında; bir kesimi de açlık sınırında yaşamaktadır. Bir kısım insanlar dolarlarla saçlarını süslemekte, bir kısmının da ayağındaki ayakkabı yamalı bohça gibi sırıtmakta...

Bunlar niye böyle oluyor diye haklı olarak sorduğunuzu duyar gibiyim. Cevap veriyorum; kontrolsüzdenetimsiz fahiş fiyat artışları! Bunu kim denetleyecek Cevap; yerelde belediyeler; ulusalda Ticaret Bakanlığı görevlileri. Bugün biz vatandaş olarak fahiş fiyatlardan şikayetçiysek; bu iki kurumun görevini yapmamasındandır.

Yaşadığım şehirde bir markette bir kilo sarımsak 180. TL. başka bir markette 167 TL.; bir diğer markette ise 147 TL. dir. Bir dükkanda bir kilo kaçak çay 350 TL.; bir başka dükkanda 280 TL.; diğer bir dükkanda ise 260 TL. dir. Aynı semtte, aynı çarşıda ve yan yana olan dükkanlarda bu fiyat farklılıkları denetimin olmadığına örnektir. Yani halk deyimiyle "Kim kaça verirse!"; "Kişiyle vicdanı arasında kalıyor!" ya da "Vicdanıyla baş başa kalıyor." Sarımsak toprakta yetişmiyor mu kardeşim! Bir kilo patates 20.TL. Sahi bu patates Niğde'mizde yetişmiyor muydu ki dolara göre fiyatı belirleniyor. Şu tanıdığımız, bildiğimiz soğana ne oldu ki bizi yanına yaklaştırmaz ki onu biraz sevelim, okşayalım, koklayalım... Şu; "Kırk yıl gelin etmişiz de yine de kokusu çıkmamış!" dediğimiz gelinimiz sarımsağımız ne zaman Amerikan vatandaşı oldu da biz duymamışız ki fiyatı dolarla belirleniyor. Oysa bunlar bizim babadan dededen kalma dostlarımızdı... Şimdi bakıyorum ki bunlar da bize sırt çevirmişler ve bizim ebeveynliğimizi kabul etmiyorlar! Vah, vah bize; biz ortada kaldık!

Dostlar işimiz zor! Şu anda emeklilerimizin bir kısmı 10.000TL. aylıkla geçinmek zorundadırlar. Zavallı emekli amcamız! Oysa bu emekli amcamız vaktiyle çalışmış, çabalamış, canını dişine takmış, elinden geleni yapmış ki biz huzurlu, mutlu yaşayalım diye...