Neşet Ertaş'ın vasiyeti

Son dönemin en büyük ozanlarını sorsak, bu konulara biraz olsun ilgi duyan herkes, tereddütsüz Âşık Veysel, Neşet Ertaş, Mahzuni Şerif isimlerini sayar.Sadık yârinin kara toprak olduğunuUzun ince bir yolda gece gündüz gittiğini söyleyen Âşık Veysel, 1973 yılında dünyaya veda etti.Kendi deyişiyle, harekete kimse mâni olamadı."Dumanlı dumanlı, oy bizim ellerOturup ağlasam 'Delidir' derler" diye seslenen"Yiğit muhtaç olmuş kuru soğanaBilmem söylesem mi söylemesem mi" diyen"Bir dikili taştan gayrı ne'm kaldı" diye soran Mahzuni Şerif'i 2002'de kaybettik.Bir Neşet Usta'mız kalmıştı.O da 2012'de sazını yetim bırakıp gitti.Koskoca on sene geçmiş aradan.Gönül dağının zirvesindeki ustamız, bize türkülerini bıraktı.Dünya durdukça eserleri çalınıp söylenecek.O eserler dinlendikçe eser sahibi de aramızda sayılır.Sayılır ne demek! Öyledir mutlak.Şüphesiz, tereddütsüz.Sevenleri için önemli bir husus da şudur: Türkülerin yanında bir de ilkeleri var.Hayata bakışı İnsan sevgisi Her zaman haktan yana oluşuBu üç devin de hayatı zorlu ve çileliydi.Ama onlar, kendi hayatlarını öne çıkarmak isteyenlerden değildi."Biz neler çektik kardeşim" edasına hiç yaklaşmadılar.Halka hizmeti Hakk'a hizmet bildiler ve son nefese kadar yüreklerinden geleni çığırdılar.Neşet Ertaş'ın hayatını bir sinema filmine aktarmak isteyenlerin bu talebine büyük ozanımızın ailesi karşı çıkmıştı.Çünkü vaktiyle kendisi böyle bir girişime razı gelmemişti.Hakkında kitap yazılması ve belgesel çekilmesine bile zor ikna edilmişti.Film tekliflerini hep geri çevirdi.Vefatından sonra da film konusu ara ara gündeme getiriliyor.Oğlu Hüseyin Ertaş'ın "Belgesel hazırlanmasına itirazımız yok ancak filmini kabul edemeyiz" diye açıklaması var.Hatta para teklifini oğlu şiddetle reddediyor ve "Haşa" ifadesiyle söze başlıyor.Bunu dikkate almak istemeyenlerin, film çekmek için ısrarcı davrandığını görüyoruz.Neşet Ertaş'ın en yakınında olan Bayram Bilge Tokel, filme kafayı takanların mahkemelere koşmasını 'çıkarcılık' olarak niteliyor."Bir babam, bir de Bayram Gardaşım" sözünü üstadın kendi ağzından bir defa değil, birkaç defa duydum.Zira Bayram Gardaşı, onu ülkemize yeniden