Bazıları unutsa da arşivler unutmaz

Türkiye çok partili hayata geçtiği günden bu yana, özellikle seçimler öncesinde siyasi tartışmalar çok sert bir zeminde seyretmiş, öyle ki bazen rakiplerin keskin söylemleri siyasette tansiyonu gereksiz yere yükseltmiştir.Ancak bugün itibariyle siyasetin geldiği noktayı geçmişte partiler arasında yaşanan mücadele ile mukayese ettiğimizde, günümüz siyasetindeki kirliliğin geçmişe rahmet okutacak boyutlarda olduğu da bir gerçek.14 Mayıs yaklaştıkça millet nezdindeki itibarının giderek zayıfladığı gerçeği ile daha yakından yüzleşmeye başlayan AK Parti-MHP koalisyonunun aktörleri, muhalefeti karalamak için neredeyse tümden aklı bir tarafa bırakarak bütün ahlaki duvarları yıkıyorlar.Bu konuda hiçbir ahlaki kural ve vicdanla izahı mümkün olmayan mesele ise HDP ve Kürt seçmen üzerinden muhalefeti pataklamakAncak biliyoruz ki HDP ile ilişki meselesinin esas mimarı AK Parti'dir. Çözüm sürecinde devlet-İmralı-Kandil üçgeninde yaşananları hepimiz hatırlıyoruz. Bu çerçevede hemen belirtmek gerekiyor ki 'Çözüm Süreci', Kürt meselesinin çözümü konusunda atılmış en cesur ve de doğru bir adımdı.Belki doğru olan, sorunun Meclis'te çözülmesiydi. Ama unutmayalım ki o gün MHP ve CHP'nin karşı tavrı yüzünden parlamentoda çözüm adımı atmak çok da kolay değildi. Doğal olarak AK Parti iktidarı elini taşın altına koydu ve süreci kararlılıkla yürüttü. Ama ne yazık ki süreç akamete uğradı ve yeniden başa döndük. Doğrusu bugünden bakınca kimin suçlu olduğunu söylemenin çok fazla bir anlamı yok. İktidarın da hataları oldu elbette, ama esas itibariyle Suriye'deki kaos vesilesiyle kendisinde başka bir güç vehmeden PKK'nın şımarıklığının masanın devrilmesinde etkili olduğunu da kaydetmek gerekiyor.Hal böyleyken AK Parti'nin sanki bütün bu süreçler hiç yaşanmamış gibi şimdi çıkıp, muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun legal siyasi bir parti olan HDP'yi ziyareti üzerinden şeytan taşlama işine girişmesini insafla ve hakkaniyetle bağdaştırmak mümkün değildir.Bir kere kimsenin insanların hafızasıyla alay etmeye hakkı yok, iktidar unutmuş olabilir belki ama arşivler asla unutmuyor. Bu yüzden de herkesin şu kronolojiyi dikkatle okumasında yarar var:-16 Aralık 2012: MİT Müsteşarı İmralı adasına giderek Öcalan'la görüştü.-29 Aralık 2012: Başbakan Erdoğan TRT canlı yayınında İmralı'yla görüştüklerini açıkladı.-3 Ocak 2013: Ayla Akat, Altan Tan ve Ahmet Türk'ten oluşan ilk BDP heyeti İmralı'ya gitti.-10 Ocak 2013: Başbakan Erdoğan Afrika Ziyareti dönüşü uçakta çekilme için Meclis'ten yasa çıkması talebini değerlendirdi: "Ha biz onlara neyi garanti edebiliriz. Daha önceki çıkışlarda bazı operasyonlar yapıldı. Silah bırakarak yapacakları çıkışlarda bu tür şeylere müsaade etmeyiz"-17