Ümmet nerede

Bu soru bana ait değil. Bu soru ölü evladının başında hıçkıra hıçkıra ağlayan o genç yaştaki Gazzeli anneye ait. Feryadını dinlediğimde yüreğim lime lime oldu. Haykırıyordu o acıyla ve kanla yoğrulmuş gözyaşları içinde: "Ümmet nerede"Sahi dostlar ümmet nerede"Ölümden bıktık. Biz de yaşamak istiyoruz!" diyordu avazı çıktığı kadar. "Biz de Müslümanız, biz de insanız!" diyordu.Ve hançeresini yırtarcasına haykırıyordu: "Ümmet nerede"Sahi siz söyleyin ümmet neredeO kadının feryadını duymayana, onca bebek-çocuk katliamı karşısında sadece suskun kalmakla yetinene hangi söz kâr eder bilmem ama biz diyeceğimizi diyelim yine de.Ama şunu bilirim ki çoklarımızın ahiret inancı sözde.Öldükten sonra dirileceğine ve Allah katında hesaba çekileceğine, bir başka deyişle, cennetin ve cehennemin var olduğuna gerçekten inananlar bu soykırım, bu barbarlık karşısında asla seyirci kalmazlarkalamazlar. Çünkü ötede bunun bir hesabı var."Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" diyor o yüce Resul. Peki, ben soruyorum: İki aydır kanlarına ekmek doğranan kardeşlerimizi o zalimler karşısında yalnız bırakan bizler kimiz, kimdeniz biz Peygamberimiz aç komşusu varken tok karınla uyuyan bizden değildir diyorsa aynı akideye mensup olduğumuz kardeşlerimiz hunharca öldürülürken, açlıkla ve sefaletle terbiye edilirken suskun kalan, sadece laf üreten bizler kimdeniz acaba, kimin ümmetindeniz ha söyler misinizO mazlum kardeşlerimizin her gün gözlerimizin önünde öldürülmesini seyretmekle yetinen bizler, sorarım size, ne menem Müslümanlarız, ne biçim insanlarız bizSadece sureten Müslüman olan Arap ülkelerinin liderleri ülkelerinde halklarının harekete geçmesine bile izin vermezken, en fenası Gazze içindeki canlılarla birlikte yerle yeksan olurken festivaller düzenleyebiliyorlarsa, zil takıp alçakça oynamaya devam edebiliyorlarsa, sorarım ben size, onların yüreği ve beyni Müslümanca mıdır Deyin hele, onlar kimin ümmetidirlerBir avuç insan sıkıştırıldıkları o daracık sahil şeridinde her an her salise acımasızca öldürülürken kendi hava sahalarını bile zalim düşmana kapatmayan, o zalim düşmana karşı ekonomik ambargo uygulamayan o liderler Peygamberin ümmeti ise, vay toprak başımıza bizim diyorum.Allah'tan korkmayan o liderler İsrail'den ve Amerika'dan korkuyorlar baksanıza. Bir adım atarlarsa başlarına ölüm yağacağından veya dünyevî iktidarlarını kaybedeceklerinden veya da dünyevî nimetlerden mahrum kalacaklarından tırsıyorlar. Bu mudur iman Bu mudur ümmet bilinci Ne tatlı canları varmış o liderlerin ve avanelerinin meğer! Ölmekten korkuyorlar. Sanki hiç ölmeyecekler gibi yaşıyorlar. Sanki bir gün ölüm onları yakalamayacakmış gibi yaşıyorlar. Sorarım ben size: Ahiret yurduna gerçekten inananlar, ötede hesap vereceğine gerçekten inananların imanı böyle mi olur, hayatlarına böyle mi yansırSözün tam da burasında kutsal kitabımızdaki bir ayet geldi yâdıma. "Ey iman edenler! İman ediniz!" diyor mealen yüce Rabbimiz. Nisa suresinde yer alan bu 136. ayeti ilk okuduğumda anlamamıştım. İman edenlere Rabbimiz niçin iman ediniz diye hatırlatır diye sorup durmuştum. İmdi anladım ki dildeki iman ile kalpteki iman bir değilmiş! Gazze'ninFilistin'inKudüs'ün kanla bulanmış feryadını, o acılı annenin sözlerini duyduğumda, işte o vakit anladım ki dilimizdeki iman gönlümüze gerçekten inmemiş! İnmişse bile sinmemiş! Üzerine kir-pas sinmiş! Dünyevî mülahazalar yalın imanımızın cevherini bozmuş! O yüzden imanımızı tazeleme vaktindeyiz dostlar. İmanımızı arındırma vaktindeyiz.Ayçin Kantoğlu'nun kulakları çınlasın.