Kürtlük hassasiyeti olan bir Kürt, Erdoğan düşmanı olabilir mi

Yeni Şafak MEHMET METİNER - Kürtlük hassasiyeti olan bir Kürt, Erdoğan düşmanı olabilir miÖncelikle ve önemlilikle belirtmek isterim ki Kürtlük hassasiyeti, Kürtçülükırkçılık anlamına gelmez.Kürtlük hassasiyeti dediğim şey şudur: Diyelim ki Kürt'sünüz. Vatandaşı olduğunuz ülkede etnik kimliğiniz inkâr ediliyor, ana diliniz yasaklanıyor, korkunç bir asimilasyon politikasına tabi tutuluyorsunuz, dahası türlü dışlamalara ve baskılara maruz kalıyorsunuz. Bu durumda etnik aidiyetiniz ekseninde hassasiyet göstermenizden daha doğal insani bir şey olamaz. Bu hassasiyete birilerinin Kürtçülükırkçılık yaftası yapıştırması, ayrıca bir haksızlık ve zulüm.Ne yazık ki bu ülkede kabaca özetlediğim inkâr, asimilasyon ve baskı politikaları yaygın bir biçimde Kürtlük hassasiyetinin ortaya çıkmasını sağladı.Bu hassasiyet kimi Kürtleri ırkçılığa sürüklemedi mi Sürükledi elbette. Lakin Kürtçüırkçıbölücü Kürtlerin sayısı hep azınlıkta kaldı.Kürtlerin çoğunluğunun Kürtlük hassasiyeti hiçbir zaman ne ırkçılıkla-bölücülükle buluştu ne de şiddet ve terörle.Kürtlerin makul çoğunluğunun haklı Kürtlük hassasiyetini kendi ideolojik iktidar mücadelesinde bir mobilizasyon aracı olarak kullanan malum örgütün ve partisinin "Kürtlük hassasiyeti" ise hep sözde kaldı.Zira onlar için Kürt'ten ve Kürtlükten önce ideolojik öncelikleri önemliydi.Ne yazık ki, makul Kürt çoğunluğunun hassasiyetleri vaktinde görülüp çözüme kavuşturulmadığı için, en fenası, yanlış terörle mücadele yöntemlerinin yol açtığı geniş mağduriyet alanı dolayısıyla, ideolojik iktidar savaşımını Kürtlüğün üstünde tutanların o malum cenahın, Kürtlerin travmalarını kendilerine göre dizayn etmeleri pek de zor olmadı.AK Parti lideri Tayyip Erdoğan'ın Başbakan sıfatıyla gecikmiş de olsa Kürtlere yönelik inkar, asimilasyon ve baskı politikalarını sonlandıran hamlesi, paradigmal düzeyde devrimci bir önemdeydi. Bir tür tarihsel milattı.Bu devrimci hamle şayet vaktinde yapılmış olsaydı, yani makul çoğunluğun Kürtlük hassasiyeti en başta görülmüş olsaydı, ülkemizin bir "dağ sorunu" olmazdı. Dağa çıkanlar da bu denli bir toplumsal-siyasal desteğe asla sahip olamazdı. Süreç içinde terör sorunu sönümlenip giderdi.Lakin her şeye rağmen Kürtler ve Kürtlük hassasiyeti bağlamında Erdoğan'ın attığı adımlar, başkaca yıkımlar ve kopuşların önünü almak bakımından hayati bir işlev gördü.Erdoğan etnik kimliğin inkarından kaynaklı ve geniş çaplı acılarla sarmalanmış "Kürt sorunu"nu cesaretle sonlandıran bir lider olarak tarihe adını geçirdi.Şimdi bu noktada durup sormak lazım: Erdoğan gibi bir lidere güya Kürtler ve Kürtlük adına düşmanlık yapanların, gerçekte Kürtlük hassasiyetiyle hareket ettikleri söylenebilir miBence bu sorunun cevabı, kesinlikle hayırdır.Genel Başkanlığını yaptığım Demokrasi ve Birlik Derneği'nin 17 Aralık 2022'de Üsküdar'da gerçekleştirdiği "Türkiye Yüzyılında Kürtler" konulu panelde yaptığım konuşmada önemle vurguladığım hususlardan biri de şu oldu: Erdoğan'a düşmanlık eden bir Kürt'ün Kürtlüğünden de Kürtlük hassasiyetinden de şüphe duyarım. Evet, aynen dediğim buydu.Şimdi bunu açmalıyım.Bence Kürtlük hassasiyetine sahip hiçbir Kürt, Erdoğan'a asla düşmanlık edemez. Başka bir deyişle, Erdoğan'a düşmanlık eden Kürt'ün hassasiyeti ideolojik eksende olabilir ancak asla Kürtlük temelinde olamaz. O yüzden kim ki Erdoğan'a Kürtlük adına düşmanlık ettiğini söylüyorsa, bilesiniz ki kocaman bir yalanın sahibidir. Çünkü o düşmanlığın temelinde Kürtlük hassasiyeti değil İslam karşıtı bir ideolojik hassasiyet yatıyor.O malum örgütün ve partisinin zerre kadar Kürt hassasiyeti olmuş olsaydı, bırakınız Erdoğan'a düşmanlık etmeyi, bir ömür boyu Erdoğan'ı başlarına taç ederlerdi. Ama onlar için Kürt inkarını ve asimilasyonunu sonlandıran, Kürtlerin ana dili olan Kürtçe'yi devlet katında muteber ve makbul bir dile dönüştüren, Kürtçe'ye kamusal alanda itibarlı bir konum kazandıran Erdoğan'ın bu yapıp ettiklerinin hiçbir kıymeti yok. Zira onlar Erdoğan'ın şahsında somutlaştırdığı değerler sistemine hiddetle ve şiddetle karşıdırlar. Kürtlük hassasiyetinden de yoksundurlar. Ama Kürt etnik kimliğinin inkarını, asimilasyonunu ve acımasız zulüm politikalarını devletin resmi ideolojisine dönüştüren CHP ile işbirliği yapmaktan kaçınmazlar. O CHP ile bir olup Erdoğan'ı devirmek için kolları sıvarlar. Bu ülkenin Kürtlerini CHP gibi bir partiye eklemlemeye çalışırlar. Erdoğan'ın Kürtler için attığı o cesur devrimci adımları önemsizleştirmek için Kürtlük maskesinin arkasına sığınıp kusur ve eksiklik aramaya koyulurlar. Lakin nedense Kürt inkarının ve zulmünün mucidi olan, dahası Kürtlere kan ve gözyaşından başka hiç bir şey sunmamış olan CHP'yi baş tacı ederler. CHP ile "demokrasi mücadelesi" için kol kola girmek gerektiğini söyleyip dururlar. Kürtleri de kendi cellatlarına âşık hale getirmek için türlü oyunlar çevirirler.Niçin miÇünkü o CHP ile ideolojik genleri bir de onun için. CHP nasıl ki Türkleri kendi ideolojisi doğrultusunda değiştirip dönüştürmek istiyorsa, o malum örgüt ve partisi de Kürtleri kendi ideolojileri doğrultusunda değiştirip dönüştürmek istiyor. Onlara göre Erdoğan "dinci", kendileri de tıpkı CHP gibi "laikçi-seküler"İşte benim eleştirdiğim, Kürt maskesi takmış ama gerçekte Kürtlük hassasiyetiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu tip Kürtlerdir.Kürtlük hassasiyeti olan veya Kürtlük hassasiyetini önceleyen bir Kürt asla Erdoğan'a düşmanlık etmeyi aklının ucundan dahi geçirmez. Zira Erdoğan Kürtler açısından bu dünyada kendisine düşmanlık edilmeyecek tek liderdir.Sadece Kürtlerin etnik kimliği, anadili ve kültürü