15 Temmuz kaçkını sizce kimin ayağıdır

Herhangi biri iseniz ne derseniz deyin kimsenin umurunda olmaz.Bir siyasetçi iseniz dedikleriniz mercek altına alınır.İktidara talip bir anamuhalefet lideri iseniz her bir sözünüz önemle kaydedilir.O yüzden ağzınızdan çıkana herkesten çok dikkat etmek zorundasınız.Bin düşünüp bir konuşmak mecburiyetindesiniz.Ortaya bir iddia atıyorsanız bunun delilini göstermekle yükümlüsünüz.Delilsiz-ispatsız iddiaların adına yalan denir.Dahası iftira denir."Çamur at tutmazsa izi kalır!" anlayışına dayalı bir siyaset, evvelemirde sahibini küçültür, siyaseti de itibarsızlaştırır.Arkasında durmayacağınız laflar etmeniz ise inandırıcılık sorunu doğurur. Güven duygusunu yerle yeksan eder.En kötüsü de şu: Sürekli gündemde olmak için biteviye asılsız, desteksiz, delilsiz ve ispatsız iddialara sarılmanız, nasıl bir kişiliğe sahip olduğunuzu gösterir.Bir başka deyişle, yalanın her türünü siyasetinizin merkezine yerleştirmeniz, rakibinizi alt etmek için hileli ve şaibeli yollara başvuracak bir tıynette olduğunuzu gösterir.NİÇİN DELİL KOYMADAN KONUŞUR BİR İNSANCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun delilsiz-ispatsız iddialarına cevap vermek bile seviyeyi düşürüyor. Zira cevap vereyim derken karşınızdakilerle aynı seviyeye düşmüş oluyorsunuz ki bu da kendine saygısı olan açısından üzücü bir durum."Müdde-i iddiasını ispatla yükümlüdür!" ilkesi, evrensel hukukun en bilinen ilkelerinden biridir. "Beraat-ı zimmet asıldır!" kaidesi de, insan onurunun lekelenmeme hakkını en üst norm olarak kabul eden bir evrensel hukuk kaidesidir. Herhangi birini kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan peşinen suçlu ilan etmek, hukuka saygısızlığın yanısıra insanlık onuruna indirilen bir darbedir.Kemal Beyin kaç zamandır sistematik olarak yaptığı şey tam da budur.Bir yanda " Hak, hukuk, adalet!" diye çığıracaksınız, öte yanda hak, hukuk ve adalet ilkelerini yerle yeksan edeceksiniz! Düşman olarak ilan ettiğiniz birine her şeyi söylemenin mübah olduğuna inanacaksınız! E pes vallahi!O iddialara yalan dediğinizde de o birileri kalkıp pişkince "Yalan olduğunu ispatlayınız" diyecek! Bir de sizi utanmadan-arlanmadan ispatla yükümlü kılacak!Ortaya cifos misali saçılan o iddiaların sahipleri asıl belgelerini ve delillerini sunmak zorundadırlar. Bunu yapmazlarsa kendilerini yalancı ve müfteri konumuna düşürürler. Bu bir.Kendilerince ortaya koydukları belgeleri ilgili mahkemeler tahkik ederler. Mahkemeler bu konuda kesin bir hüküm verinceye kadar kimseyi suçlu ilan ederek haysiyet cellatlığı yapmazlar. Hak, hukuk ve adalet retoriğinin gereği budur. Bu da iki.Bu insanlık onuruyla alakalı hukuk ilkelerine riayet etmeyenlerin adını da sıfatını da varın siz koyun derim gayrı!KİM KAÇACAKKemal Bey Cumhurbaşkanımız için "Kaçmak için hazırlık yapıyor, kaçacak!" diyor.Bunu 15 Temmuz darbesinden önce çıktığı FETÖ'cü kanallarda da söyleyip duruyordu. Hatta hızını alamayıp "Kaçtığı yerden getirtip hesap soracağız!" diye gürleyip FETÖ'cülerin gönlüne oynuyordu.Hatta Kemal Bey 11 Şubat 2012'de katıldığı FETÖ'cü bir kanalda "Yargıda cemaat yapılanması var demeyi doğru bulmuyorum." diyordu.O birileri de hala CHP adına kalkıp ekranlarda "Liderimiz ve bizler sizi FETÖ konusunda vaktinde uyardık" deyip durmazlar mı Güler misiniz ağlar mısınızKemal Bey yargıda cemaat yapılanması iddialarına karşı çıkmakla yetinmediği gibi FETÖ'nün kökünün kazınmak istediği tarihten itibaren sürekli FETÖ kanallarında boy gösterip FETÖ'yü bitirmeye ant içmiş Erdoğan'a atıp duruyordu. 15 Temmuz darbesinden aylar öncesinde bile FETÖ'nün ekranlarında "mağduriyet " retoriğinin arkasına sığınarak hak, hukuk ve adalet adına hesap soracağını bas bas bağırıp duruyordu.FETÖ'nün yazılı ve görsel medyası kapatıldığında milletvekillerini o medya kuruluşlarının önünde nöbet tutmaya gönderiyordu. Kendisi de bizzat ziyaret turlarına çıkıyordu. "Demokrasi elden gidiyor, basın özgürlüğüne darbe vuruluyor, hukuk çiğneniyor!" maskesi altında FETÖ'nün sözcülüğünü ve savunuculuğunu yapmaktan kaçınmıyordu. Bu nasıl "FETÖ tehlikesi" konusunda vaktinde bizi uyarmak ise artık! Kargaları bile kendinize güldürüyorsunuz beyler!Bir yandan da Kemal Bey "Darbe olursa tankların üstüne ilk ben çıkarım, söz!" diyerek demokrasi kahramanlığı pozlarına bürünüyordu. 15 Temmuz gecesi gördük işte: Kemal Bey tanklara selam durdu. Tankların arasından sıvışarak güvenli eve sığındı. Takım elbisesini ve kravatını dahi çıkartmadan darbe girişiminin akıbetini televizyonlardan öğrenmeye koyuldu. Nedense çok izlenen kanallardan birine bağlanıp "Darbeye karşı direnin ey halkım!" deme gereği bile duymadı. Kendisinin kaldığı eve beş dakikalık mesafedeki bir yerde darbe kalkışmasını akamete uğratmak için cesaretle direnen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına gitmek fikri aklının ucundan dahi geçmedi.