Dinlemeye gidip "susun" demek

Yıllardır siyasetin kirli dili, kutuplaştıran üslubu ile ilgili şikâyetlerimizi dile getiriyor; bu konuda büyük sorumluluğu olan siyasetçilere de dile ve üsluba dikkat etmeleri gerektiğini söyleyip duruyoruz.Çünkü siyasetçilere düşen görev usturupsuz, kutuplaştırıcı bir dil yerine; ötekileştirici olmayan hakaret etmeyen bir üslup kullanmak. Ama Türk siyasetinin kanayan yarası olan bu mesele bir türlü halledilemeyip huylu huyundan vazgeçmediği gibi, her geçen gün daha üslupsuz bir dille karşılaşmaya devam ediyoruz. Bu zamana kadar siyasetin kendini kurtaramadığı üslubun halkta nasıl bir kutuplaştırma meydana getirdiğini ve nelere mâl olduğunu çok defa gördük. "Sivas'a o kadın giremez!" ya da "Hadi yürü yürü!" başlıklarıyla medyada servis edilen haberler ya da muhalefet partilerinin yaptığı ülke gezilerinde yumruklaşmaya kadar varan arbedeler bunlardan sadece birkaçı. Bütün bunların sebebi siyasetten topluma sirayet eden bu üslup iken, ısrarla buna devam edilmesi gerçekten hayret verici... Ülkeyi yönetenlerin kullandıkları kirli dil maalesef en alttaki kamu görevlisine kadar iniyor ve vatandaş da bundan etkileniyor. SUSUN, DAĞILIN! 6 Şubat tarihinde Pazarcık ve Elbistan merkezli yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremin üzerinden dört hafta geçti. 11 ili etkileyen ve 13.5 milyon insanın yaşadığı deprem bölgesinde insanların acıları çok büyük. Enkazlar kaldırılıyor ama binlerce insan hâlâ kayıp. Çadır götürülemeyen depremzedeler var. Büyükşehirlerde yakını olanlar gidebildiler ama hâlâ deprem nüfusun büyük bir bölümü ya enkazın başında ya da sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kalıyor. Ülke olarak büyük bir felaket yaşadık. Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Bu büyük badirenin de birlikte atlatılması gerekiyor. Bu yüzden siyasetçilerin kullandıkları dil ve seçtikleri sözler kutuplaşmayı arttırmaması gerekiyor... Ama maalesef bu yapılamıyor. Çıkıp daha ilk günden "Cumhur İttifakı alanda" derseniz birlik ve beraberliğe en büyük darbeyi vurmuş olursunuz. Büyük acılar yaşanırken, yakınını, evini, dükkânını kaybeden insanlar feryat ederken, belki bunu farklı ifade edebilir. Bunu anlayışla, hoşgörü ile karşılamak gerekirken maalesef milletin vekilleri tarafından azarlanması, hatta hakaret edilmesi hiç yakışmayan davranışlar