Bir garip medya açılımı

Seçimler yaklaşırken hükümet bir yandan ekonomiyle ilgili torba kanunlar çıkarırken, bir yandan da "medya açılımı" yapıyor.Neredeyse 20 yıldır uygulanan, basına ayrımcılık olan akreditasyon uygulamasını kaldırmak(!) adına "Türkiye yüzyılı" toplantısına "bazı muhalif" gazetecileri çağırmıştı. Önümüzdeki günlerde yapılacak bir toplantıya da yine "muhalif" dedikleri bazı gazetecileri davet etmişler. İlk toplantıya davet edilen birçok gazeteci toplantıya katılmazken, katılanların çoğunun gazete ya da televizyonda çalışmayan gazetecilerden seçildiği ise dikkat çekti. AKREDİTASYONUN İCADI Son "medya açılım"ındaki birçok gariplik gözlerden kaçmadı. Onlardan birkaçını sıralayalım: AKP akreditasyonu icat etmeden(!) önce, böyle programlarda gazetelere davetiye gönderilir ve isim istenir, gönderilen o isimlere kart çıkartılırdı. Her gazete ve televizyon, programı izlerdi. Yandaş-muhalif ayrımı yapılmazdı. Ne zaman ki AKP iktidara geldi, kendilerine muhalif gördükleri gazeteleri ve gazetecileri programlarına çağırmamaya başladılar. Cumhurbaşkanlığının uyguladığı akreditasyon zamanla bütün bakanlıklara ve resmî kurumlara kadar indi. Basın kartı olan gazeteciler bile "akredite değilsiniz" denilerek kapıdan geri dönmek zorunda kaldılar. (Bir STK'nın toplantısına davet edilmiş ama bakan geleceği için kapıdan dönmüş birisi olarak buna şahidiz. O tarihte basın kartımız da vardı. Şimdi yıllardır yenilenmiyor.) Davet edilen gazetecilerin çalıştığı kurumların ya Basın İlan Kurumu'ndan ilan cezası verilen kurumlar ya da gazeteye akreditasyon uygulanırken, o kurumdan birisinin davet edilmesi tezatlık ve ikinci gariplik oldu. MİSAFİR BASIN MENSUBU NE OLA Kİ Üçüncüsü ve en garip olanı da davet edilen gazetecilere ayrılan sandalyelere "misafir basın mensupları" yazılmasıydı. Yani orada bile gazetecilere ayrımcılık yapıldı. Her zaman davetli olan, iktidarı destekleyen gazeteciler "gazeteci" olarak görev yaparken, davet edilen "muhalif gazeteciler"e yapılan böyle bir muamele kimseye garip gelmedi mi Bu gazeteciler yabancı bir ülkenin gazetecisi mi (kaldı ki onlara bile böyle bir ayrım yapılamaz) ki, böyle bir uygulamaya gidiliyor. Kafada ayrımcılık olunca demek ki, düşünülemiyor.