Bir millet soyuluyor, bir millet zehirleniyor!!!

Gafletten midir, ihanetten midir, cehaletten midir, yoksa çaresizlikten midir bilinmez ama, sadece devlet değil, millet de bir soyguna ve bir zehirleme taarruzuna adeta boyun eğiyor bu ülkede... Çünkü kadercilik anlayışının adeta diz çökmeye dönüştüğü bir zavallı süreç, devletin denetimsizliğini utanç verici hâle getirirken, milyonlarca insan sofralarında adeta arkadan hançerleniyor!.. Ve ne yazık ki bir yandan siyaset, bir yandan da toplumun o ürkütücü sessizliği artık vah dedirtiyor... Amerika'da ya da bir Avrupa ülkesinde yaşansaydı Türkiye'deki vakalar, eminim sadece devletler değil, toplumlar da ayağa kalkar "yeter artık" diye isyan ederdi... Çünkü tek mesele zam yağmuru, enflasyon eziyeti ve piyasa denetimsizliği değil bu ülkede... Toplumu sadece açlığa değil, zehirlenmeye de maruz bırakan bir büyük ihanet piyasayı teslim almış, milyonlarca yurttaş market zincirleri ile bunların vurgunculuğunu pohpohlayan sahtekar ticaret anlayışının yağmacılığına teslim edilmiş... İşte kış aylarına girilirken Türkiye'nin yeni bir zam ve piyasa vurgunculuğunun insafsızlığına terk edileceğinin sinyalleri büyüyor... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, geçtiğimiz haftalarda dünyayı etkileyen küresel piyasa baskısının Türkiye'yi de bir süre daha etkisi altına alacağı şeklindeki açıklaması yeterince endişe vericiydi... Tam da bu sırada piyasa vurguncularının son haftalarda gıda ürünlerinin neredeyse tamamına yaptıkları fahiş zamlar dikkat çekici boyutlarda, iyice mide bulandırıyor... Toplum duyarsız ama, soygunun boyutlarını görmek için sosyal medyadaki farklı mecralarda "gıda dedektifliği" ve piyasa denetçiliği uğruna yayın yapan sayfalara bakmak yetiyor; İşte en son 1,5 ay önce zamlanmış olan zeytinyağlarına önceki gün itibariyle yüzde 25 daha zam yapılmış ki, sebebini hiçbir bir devlet kuruluşu sorgulamıyor... Devletin ilgili kurumları sözde ucuzluk marketlerinde satılan zeytinyağının litresinin hangi gerekçeyle 87 liraya yükseldiğini neden soruşturmuyor acaba.. Kim ne için, neyin karşılığında, neye dayanarak susuyor piyasadaki vurgun karşısında.. Bu ülkenin bakanları, milletvekilleri bürokrasisi çarşıya, pazara inmiyor mu, onlara gıda maddeleri bedava mı geliyor acaba.. Yoksa siyaset-ticaret tezgahına mı kurban gidiyor, fahiş zamlar altında ezilen milyonlar.. PİYASADA HIRSIZ VAR!.. Çarşıya, pazara çıkan her yurttaş fahiş fiyat politikasının ve pervasız zam yağmurunun sadece zeytinyağı ve benzerlerinde olmadığını çok iyi görüyor... Makarnadan yumurtaya, sebzeden meyveye, süt ürünlerinden temizlik maddelerine kadar neredeyse her üründe etiket değiştirmeye yetişemiyor market çalışanları... Piyasadaki zam yağmuru ve soygun furyası Sanayi, Sağlık, Ticaret, Tarım ve Maliye bakanlıklarının duyarsızlığı ve denetimsizliği yüzünden giderek tüccar yağmasına dönüşürken, sadece birkaç yayın organının bu rezalete karşı tepkisi değil, en çok da dünya genelinde gıda üretimi, tüketimi ve piyasaları denetleyen kurumların verileri, tüm rezaleti en net biçimde ortaya koyuyor... İşte Avrupa ülkelerinde yıllık gıda enflasyonu artışı yüzde 13.8 düzeyindeyken, OECD ülkelerinde yüzde 15, dünya genelindeki ortalama ise yüzde 3.8 olarak tespit edilmiş... Peki; bir zamanlar kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan, sözde tarım ülkesi Türkiye'de gıda enflasyonu nasıl olur da yüzde 92.4'e ulaşabilir.. Piyasadaki denetimsizlik vurgunu, dövizdeki yükselişi ya da koronayı bahane ederek zam üstüne zam yağdıran ahlaksızlık ve etiket değiştirmekten yorulan soygun düzeni, ülkedeki gıda enflasyonunun dünya ortalamasının 30 kat üzerine çıkmasının sebepleri değil mi.. Yumurta, süt ve makarna gibi ürünlerde fahiş fiyat uygulayan ve aralarında ulusal market zincirlerinin de bulunduğu 21 işletmeye sözde 9,4 milyon TL idari para ceza uygulanmasına karar veren, ancak kazıkçı firmaları açıklamayan Ticaret Bakanlığı görevini tamamen yaptığını mı zannediyor.. Kimse kusura bakmasın, kimse göstermelik denetimlerle iş yaptığını sanmasın,