Yüce bakış

Başlığın aslı "Manzar-ı âlâ"dır ve bu benzetme, hadis kaynaklıdır. İlâhî ilmin bir ünvanı olan kaderi anlatan en güzel benzetmedir.Allah'ın, her şeyi, ezelî ilmiyle bilmesi anlamına gelen kaderin, doğrudan ilim ile alâkasının olması şart olurken, Allah'ın, eşya ve hâdiseye yönelik taallûku denilen alâkalı olmasını da bir ve bütün değerlendirmek gerekir. Ezeldeki bilmenin buradakilerle alâkalı olması temeli üzerine ezel ile zaman farkı meselesine bir adım daha yaklaşmamız lâzım. Elimizdeki aynayı yere doğru tuttuğumuzda tutulan yeri kapsayacak şekilde yerdekilerin yansımasını görürüz. Aynayı, meselâ boyumuza kadar yükselttiğimizde yansıyan görüntü, öncekine nisbetle daha geniş bir alan olur. Apartmanın son katından aynayı, aşağıya, sokağın her iki ucunu kapsayacak şekilde tuttuğumuzda aynada hem apartmanın önündeki hem de sokağın her iki tarafındaki olan biten bütün hareketlilikle beraber her şeyin yansıdığını görürüz. Aynadaki yansımalar yerdeki üç zamanlı hâllerin âdeta geniş zamanlı ifadesidir, diyebiliriz. Yukarıdan bakan için sokağın başındaki insanın, sokağın sonuna kadar yürümesini zaman sıralaması içinde şöyle ifade ederiz: Sokağın başında yürümeye başlaması geçmiş zamanı, binanın önüne gelmesi şimdiki zamanı, sokağın sonundaki hâli de gelecek zamandır. Misali, biraz vukuatlı ifade edelim: Sokağın iki ucu içerisindeki bütün hareketlilik an gibi yansıyor. Sağ taraftan yürüyerek gelen, apartmanın önünde iki dakikalık aldığı nefes sonrası sokağın soluna doğru giden kişinin başlama ve bitirme gibi bütün zamanlı hareketini yansıtıyor. Aynı anda çaycının tepsiyle dağıttığı çayları, o esnada hızla gelen bisikletlinin çarptığını her ne var ise bütün bunlar geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman farkı gözetmeksizin hepsi aynada yansımaktadır. O hâlde, ayna için zaman söz konusu değildir, diyebiliriz. Bu misal