Retrodan kadere

Biz bu yazımızda doğrudan retro açısından iradeyi bekleyen kaderî sorumluluk konusunu çalışacağız.Geriye doğru (retro) olanlardan etkilenerek geleceğe yön vermede davranış biçimi, anlayış tarzı diyebileceğimiz retro, 2. Dünya Savaşı'yla Fransa'da kültürel geçerlilik kazanır.1 Astroloji, gök cisimlerinin ve astronomik fenomenlerin, insan karakteri ve kaderi üzerine etkilerinin olduğu önermesini konu alan, bilimsel gerçekliğe sahip olmayan sözde bilimdir.2 Bilimin verileri bu gerçekleri söyler. Astroloji, sema âlemi ve içindekilerden çıkarılan yoruma dayanırken, astronomi de hesaplarına dayanır.3 Retronun arka plânı astrolojidir.4 Meselâ bir retro yorumunda 18 Ocak 2023 ile 21 Nisan 2023 arasında "biraz dinlenebileceğimiz ve Merkür Retro'sunun etkilerinden uzaklaşarak nefes alabileceğimiz bir dönemden",5 bahsedilir. Vukuata baktığımızda bir dinlenme mi oldu yoksa aksine 6 Şubat 2023 deprem felâketi mi yaşandı Astrolojiye dayanan retro ile hayata yön vermek, Kur'ân'da yasaklanan fala bakmak ile eş değerdedir ve imanı sarsan bir yaklaşımdır. Batılı tasvirden sakınmak isteriz ama bunlara kapılanları da aynı yanılgı içindeki geçersizlik ve gerçeksizliği de işaret etmek gerekir. İsteriz ki kaygı ve endişeleri üzerinden bir takım menfaate dayalı, huzuru ifsad eden, iradeyi âtıl duruma sokan, dalından düşerek rüzgârın esiri olan bir yaprak olma yanılgısıyla insanın iyi niyeti, kötüye kullanılmasın. Tabiattaki zorunlu kanunlar, yaşanan âfetler ile tarih, coğrafya ve kültür tesiriyle tevarüs eden kurallar birbirine karıştırıldı, zaman zaman da özdeşleştirildi. Siyasîlerin otoritelerini sürdürme uğruna, mevcud kanaatlerin kullanılıp, başa gelen, âdeta toplumsal kaderdir, algısı oluşturuldu. Siyasî ve iktisadî cenderede bırakılan insan da tercih hakkını kullanmak şöyle dursun, ihtiyârî kaderi, esaret olarak algıladı. Kesin olmamakla beraber İbn-i Haldun'a atfedilen "coğrafya kaderdir" ifadesinden murad, iklim ve çevre şartlarının insanın hayatı üzerindeki tesirinden bahis olmalı. İnsanın karakteristik yapısında, mizaç ve huylarında, -hikmet-i İlâhiye gereği- bulunduğu şartlar elbette belirleyicidir, payı vardır. Bediüzzaman, "İnsanda kaderin sikkesi lisandır."6, der. Lisanı gibi coğrafî şartlar da kadere dâhildir. Hak ve hakikat adına din, insanın hayatını tanzim ederken bilim de bu tanzimde en önde yerini almaktadır. Din ötelenip, bilim onun yerine getirilirse "bilim dini" ortaya çıkar. Doğrusu, makamları karıştırmamak