Kalbe mal olmayan bahisler

Eski Said Dönemi Eserleri'nden Şuâât-ı Mârifetü'n-Nebi Risalesi'ndeki haşiyede bulunan şu cümle, enfüsî dünyaya ders vermektedir: "Vakıf malı olan mesâili (meseleleri) veya bizzat kalbime mal olmayan mebahisi (bahisleri) nakletmek istemem."1Bu ifadeler, bir dava adamının prensibini ihtiva etmektedir. Çok derin olan bu mevzuya yavaş yavaş yaklaşıp nasibe gayret edilmelidir. Kim söylemiş sualinin cevabı, Bediüzzaman Said Nursi'dir. Kime söylemiş sualine de muhatabına denilmeli. Ne için ve ne makamda sualine cevab, işte bu yazının konusudur. İktibas edildiği makalenin muhtevası geniş ama haşiyenin bağlı olduğu paragrafın, Birinci Dünya Harbi sonrası 1919 yılının Eylül ayında yakaza denilen uyanıkken görülen bir rüyada, Kur'ân medeniyeti ile hak ve fıtrata düşman medeniyetin muhakeme ve mukayesesinin yapıldığı değerlendirmeye aittir. Benimsenmeyen, kalbde yer tutmayan ve akla yatmayan mevzu ve bahislerin nakli, fuzuliliktir. Herkese ait, bilinen, vakfedileni de konuşmak; kafa yormaktır. Özetle böyle demek mümkün ama bir adım daha yürümek icab eder. Bir mevzu, herkes tarafından biliniyorsa bunu anlatmak, malûmu ilâm olur. Bunu zaten her insan yapabilir. İşi mühim, vazifesi önemli, meslek ve davası yüce olan, sıradan meselelerle vakit zayi edemez. Bir mevzunun kalbde yer etmesi zorlu bir iştir. O mesele, bütün yönleriyle kalb, akıl, his, vicdan gibi içteki amirler tarafından inceden inceye ölçülür, biçilir ve hâlden hâle çevrilir. İrade, zihin, his ve Rabbanî lâtifelerin eleklerinden geçirilir. Ruhun bu dört unsurunda o mesele insanın ibadet ve muamelatına, marifet ve bilgi edinmesine, muhabbet ve uhuvvetine, eşya ve hâdiseyi müşahedesine katkısının olup olmayacağı, kılı kırk yararcasına incelenir. İnsanı; itidal ve muvazeneye, duygularının adaletle istikametli kullanımına, aklının hikmetle hükmetmesine, irade ve fiillerinin iffetli sarfına, hak ve doğru olanı çekinmeden, cesaretle yapmasına, o meselenin yardımcı olmasına bakılır. Bu esaslar çerçevesine giren bahis, inşaallah kalbe mal olur, yer tutar ve artık böylesi mevzuların nakli, hayır olur. "Hazmolmayan ilim telkin edilmemelidir."2, vecizesi, işlenen konuya yardımcıdır.