İnsanız affet!

Kader Risalesi'nin Mütalâası kitabımızın 2. baskı çalışmasındanEsasında imanın diğer şartları Allah'a imanın içerisindeki cüzlerdir. Hepsi Allah'a imanı takviye eden rükünlerdir. Bu rükünlerin en muğlak ve müşkül olanı, kader ve cüz-î ihtiyârî konusu ise hassasiyet isteyen mühim bir esası olup, tamamen gayba iman ile alâkalıdır. 1 Kadere iman, imanın altıncı şartıdır. Kadere iman rüknü, esas ve teferruatıyla beraber iyice anlaşılması ilk merhalede oldukça zor bir konudur. Acele etmemek gerekir. Başlı başına hâlî ve vicdanî, ama diğer yönüyle de ilim olan bu konunun altyapısı olan terimlerini vs. bilerek konuya girmek anlamayı kolaylaştıracak hususlardandır. Konunun bir parça anlaşılması için samimiyet, teslimiyet ve tekrarla mütalâalar yapılmalıdır. Bazı konuların zamanla gelişen şartlar, bilgiler ve ilerleyen yaş ile doğrudan alâkalı olacağı unutulmamalı. Bugün daha iyi anladığımız konuları dün pek anlayamadığımızı, şimdi anlayamadıklarımızı da yarın daha iyi kavrayacağımızı unutmamak gerekir. Anlaşılmayan noktalar üzerinde isyankârlık göstermek, insanı tehlikeye sürükler. Bakara Sûresinin son âyetlerinde gücümüzün üzerinde teklifin olmadığını anlıyoruz. Bunu bir nimet bilmek gerekir. Şu notları da bir kenara yazalım: İmanî konuda acelecilik olmaz, sükûnet gerekir. Her şeyi bilmek, bize düşmediği gibi her şeyi anlamak da bize düşmeyebilir. Bilemediğimiz şeylerin olabileceğini kabullendiğimiz gibi anlayamayacağımız şeylerin de olabileceğini kabullenmeliyiz. Unutmayalım ki bilmediklerimiz, bildiklerimizden fazladır. Kadere imanımız, eşya ve hâdiselerle karşılaşıldığında gösterilen davranışlarımızla test edilir. Bir ölüm karşısında kıyameti koparırcasına isyan ediliyorsa, çalışmalarımızla hâsıl olan sermayeye hakikî manada malikiyet duygusu duyuluyorsa, ciddî manada arıza var demektir. Evet, zaman zaman hata yaparız, bu bir gerçektir. Her ne olursa olsun biz, melek değiliz. Mükemmellik Allah'a mahsustur. Dolayısıyla biz sadece insanız, kuluz. Kula, kulluk yaraşır. Kul olmak, kusurlu olmak demektir. İnsan, nisyan ile malûldür, kusur eder, af diler. Af dilediğini unutur, kusur eder döner, "insanız affet" der ve yeniden af diler. Şimdi bu tevbegünahaf süreci içerisinde günah ve kusurlara odaklanarak hayatı sürdürürsek, hata yapar hayatın anlamını, anlamsızlığa sürükler, ümitsizliğe düşeriz. Yapılan hataya odaklanarak ümitsizliğe düşmektense, edilen tevbe ile hayata bağlanıp, Allah'ın razı olduğunu yapmakla ibadete, Allah'ın da yaptığından razı olmakla ubudiyete 2 ihlâsla devam etmek gerekir. Böylece, sonu baştan yazıldığını zannettiği