Transfer sürecinin aktörleri kim

Hangi kulübün hangi hocayla çalışacağı, hangi futbolcuları transfer edip hangilerini göndereceğini bilmiyoruzOrtada dolaşan isimler şimdilik ya ön çalışma, ya menacerlerin reklam kampanyası veya medyanın okuyucusuna haber sunma tekniğiYontma taş devrinden cilalı taş devrine, bütün dönemleri aynı anda yaşıyorsunuz üç aylık transfer sürecindeGelenlerin haddi hesabı yok, gidenleri görüyorsunuz, gidecekleri de ileride ancakPeki ama kim etkili olacak bu süreçteTabii ki, kafadan, her taşın altından çıkan ve her türlü pazarlama tekniklerini kullanan menacerlerSonra da başkan ve bazı yöneticiler, yani transfer komiteleriBaşkaElbette ki hocalar, yani teknik direktör ve antrenörlerGörevde olanlar, yeni atanacak teknik adamlar takımlarının röntgenini çekecekler, gidecek oyuncuları belirleyecekler, eksik mevkilere oyuncu isteyeceklerYönetimler bütçelerine bakacaklar, gözden çıkarılmış futbolcuları cilalayıp satışa çevirecekler, onlardan gelen paralarla yeni oyuncuların bedelini karşılamaya çalışacaklarOlmadı, en çok becerdikleri işi yapacaklar, olmayan paralar karşılığında çekler verecekler, kulüplerini daha da borçlandıracaklarGerçekten futbolumuzdan çok pis kokular geliyor... Kulüpleri soyan soyana, el ele kol kola...Hocalarımız kirlenmese bariDaha yetenekli, kaliteli ve formda olması hiç önemli değil, mühim olan; hocanın oyuncusu olması, transferinden pay alabilmesi...Beyler bayanlar... Başkanlar, yöneticiler, hocalar, menacerler, futbolcular...Herkes, her şeyin farkında... Bunlar her yerde konuşuluyor... Bırakın bu uyanıklıkları, kendinize gelin. Kötü örnek olmayın...Kirlendiyseniz tövbe edin, günahlarınızdan arının...Bundan sonra tertemiz bir sayfa açın...Yiyeceğiniz bir lokma, giyeceğiniz bir bez parçası, yaşayacağınız Allah'ın verdiği ömür...Yıllarca büyük emek ve kahırla edindiğiniz itibarı, bir yanlış yaparak yerle bir etmeyin...Bugün belki hesap sorulmuyor ama bir gün dosyanız mutlaka açılacak... Türk futbolu, bu kirliliği kaldırmıyor ve patlama noktası yaklaşıyor, haberiniz olsun...'Düzenleyici Devlet'in can damarlarıFair Play" günümüzün en büyük ihtiyacı,olmazsa olmazı, yaşam tarzı, hele de sporun vazgeçilmeziDünyada bir bilim dalı, hareket felsefesi olarak gittikçe ağırlık kazanan bir söylem ve eylem biçimiDünya ve Avrupa'yla paralel olarak da Türkiye, aynı anda bu alanda başarılı bir çalışma yürütüyorBaşında da ülkemizde çok başarılı organizasyonlar yaparak spor kültürüne büyük katkı sağlayan ve bizler dahil çok kişinin örnek aldığı bir duayenimiz varEvet, gazeteci-yazar Erdoğan Arıpınar, bu ülkeye "fair play" şuuru oluşturmak için ilk büyük adımları atan isimİlerleyen yaşına rağmen gençliğinden, dinçliğinden ve fedakarlığından hiç taviz vermeden yoluna devam ediyorBüyük tecrübesiyle ülke ve dünya sporuna 'fair play" ruhuyla barış inşa etmeye çalışıyor.Aynı zamanda da Dünya ve Avrupa konseylerinde de en etkin yöneticilerden biri olarak yön verir pozisyondaBiz de Gençlik ve Spor ile Basın İan Kurumu dönemimizde çok yakın çalıştık, çok ciddi destek verdik"Vicdanla cüzdan arasında"Burada da adı geçenler arasında ne yazık ki, yere göğe sığdıramadığımız bazı hocaların adı geçiyorTabii ki hiç bir şartta kirlenmeyen ve hiç bir yanlışa alet olmayan teknik direktörlerimiz varAncak hocalarımızdan bazılarının oğlu, bazılarının damadı, kardeşi veya bir yakını resmen hocanın kulübüne menacerlik yapıyor...Ülkemizde yaklaşık 20 binin üzerinde lisanslı hoca var ama kulüp sayısı çok az...150 civarında profesyonel liglerde, gerisi amatör kümelerde... İş bulabilecek antrenör sayısı, diploması olanların 5'te biri bile değil...Böyle olunca vicdanla cüzdan arasında sıkışmış hocalarımız simsarlıkta bazı yöneticilerle menacerlerle yarışıyorlarKendi menacerine teslim olmayan bir futbolcunun da oynama şansı kalmıyor...TMOK,