Tehlikenin farkında mısınız..

Çok mu alıştık, fazla mı benimsedik bilemeyiz, depremle yaşamaya alışamadık ama sporda şiddeti tam bir yaşam biçimi olarak benimsedik, bir türlü de vazgeçemiyoruz...Başta yönetici pozisyonundakiler olmak üzere hiç kimse de rahatsız olmuyor ki, kesin ve kalıcı bir tedbir de almıyorlar.Sporu sabote edenler, kaostan medet uman mihraklar, karanlık güçler muhtemelen bölücü terör örgütünün ekmeğine yağ sürüyorlar, değirmenine su taşıyorlarBiz pişirdik buyrun siz de dilediğiniz gibi savaştırın, ayrıştırmanın bütün şartlarını hazırlayın diyorlarEğer spor bu kafayla yönetilirse Gençlik ve Spor Bakanlığı için çok çerez bir şey olur... Futbol Federasyonu için de, Kulüpler Birliği için de öyle...Ancak İl Güvenlik Kurulları, polis teşkilatı ve bağlı bulundukları bakanlıklar daYönetmeyi değil, kaos ortamını idare etmeyi tercih etmek, yeni Türkiye'ye hiç yakışmıyor...Bu durum da ne yazık ki kanıksanır hale gelmiş, yönetemeyen yöneticileri de asla rahatsız etmeyen vaka-i adiye olmuş...Bursaspor-Amedspor maçlarındaki olayları yine tekrarlandı, yaşanmaya devam etti...Bölücü sloganları, karanlık dönemin pankartları, şiddetin vahşi görüntüleri, sahaya yağan yabancı maddeleriyle bütün bir ülkenin tartıştığı olaylar olduSüper Lig'de şampiyon olduktan sonra daha büyük başarılar yakalamak isteyen ve bunu kalıcı hale getirmeyi ümit eden Bursaspor, gittikçe düşüş yaşıyorBu kadar güzel bir futbol şehri olduğu, süper yetenekli gençleri bulunduğu ve müthiş bir sponsor potansiyeline sahip olduğu halde bir türlü toparlanamayışlarının verdiği sıkıntılar yaşıyor. Bunu anlıyoruzBu da en fazla takımı veya rakibe karşı protestolara dönüşürLakin son olaylar asla taraftar tepkisi değil, sahadışı aktörlerin kurgulanmış yansımalarıdırHerkesin sessizliğe büründüğü, kimsenin elini taşın altına koymadığını gördük, galiba da görmeye devam edeceğiz...ÇEKİN KİRLİ ELLERİNİZİ SPORDANOlayların gerçek sebebini analiz etmeden, provoke edilen taraftar psikolojisini iyi okumadan ve sporun temel dinamiklerini kavramadan alınan tedbirler bir işe yaramayacaktır...Diyarbakır'la Bursa'yı kucaklaştırmak Ankara arasına köprü kurmak, o bölgedekilerle, spor camiasıyla, özellikle de futbolseverlerle bütün ülkeyi kardeş yapmaktır...Sporu siyasete ve bölücülüğe alet etmemek, sporun ruhunu kafasına kazımaktır, birleştiriciliğinden yararlanmaktır... Buradan da büyük bir sinerji oluşturmak, ülkenin hizmetine sunmaktırBiz, her zaman söylüyoruz... İstanbul'dan ya da Ankara'dan hiçbir yer gözükmüyor... Bırakın Van, Muğla, Edirne, Kars'ı...Bakmazsanız, görmek istemezseniz, Ankara'dan Sincan, İstanbul'dan da Bağcılar'ı bile göremezsiniz...Onun için Paris'in banliyö dedikleri, bizim beyazlarımızın da varoş diye aşağıladığı bölgeler, hep kaynayan kazan olmuştur... Bu sebeple de oturduğun yerden ahkâm kesemezsiniz...BURSA, "İSKENDER'DEN İBARET DEĞİLBursa'yı; İskender'den ibaret zanneder, kestane çizmeyi kendinizde hak görürseniz, Diyarbakır'ı kadayıftan ibaret sanırsanız.Gaziantep'i; İmam Çağdaş olarak yorumlarsanız, Trabzon'un hakkını Akçaabat köftesi gibi kolay lokma görürseniz hiç bir çözüm üretemezsinizSpor dışı unsurların, sporseverlerin huzurunu bozmadığı, adaletin tam sağlandığı, yeni Türkiye'ye yaraşır uygulamalar istiyoruz...Yoksa öfkeyle kalkar zararla oturursunuz, ''Ne olacak memleketin hali'' demeye devam edersiniz...Artık her maçı gerilim havasında geçirmekten, hoca ve futbolculara kabus yaşatmaktan, özgüvenini kaybettirme huyundan vazgeçilsin...Sorunu çözmek olaylardan kaçarak veya görmezlikten gelerek değil, risk alarak, üzerine üzerine giderek olur...Pek çok ulusal ve uluslararası organizasyona evsahipliği yapmış, Türkiye'nin en büyük futbol merkezleri bu şehirleri, bütün insanlığın önüne şiddeti çağrıştırarak atmak da...MUHTEŞEM ŞEHİRLERİMİZ TERÖRLE ANILMAMALI10 milyonlarca turisti ağırlayacak bir bölgeye yaraşır bir duruşu, birkaç münferit olayla gölgelemek, Bursa'ya da, Diyarbakır'a da hizmet değildir."Sahaya yabancı madde atan genci, çalım atan genç" haline getirip şehirlerimizi daha başarılı kılmak mümkünBu potansiyeli harekete geçirmek